29 Mayıs 2011 Pazar

İlişkiler ,Değişim ve Değiştirip Kendileştirdiğimiz İnsancıklar






İlişkiniz neden bitti diye on kişiye sorsak, mutlaka içinden dokuzu 'Çok değişti son zamanlarda ,ilk günlerdeki gibi değildi' der . Hakikaten de öyle,  eğer bitmiş bir ilişkiniz varsa mutlaka hayatınızda bir şeyler olumsuz anlamda değiştikten sonra bitmiştir.Eğer karşınızdaki değişmediyse siz değişmişsinizdir. Ayrılıkların özünde değişim başkalaşım,yabancılaşma,hazımsızlık vardır. Saydığım bu dört kelimenin eş anlamı ,değişimdir ilişkilerde.

 Mesela hazımsızlık.. Sorunlu bir evliliktesiniz ,bitiş anına kadar tüm sorunları hazmetmiş hatta belki de üstünü kapatırsınız ama herşey bittiğinde 'hazmedemedim' şeklinde ağzınızdan naçizane bir kelime çıkar. Aslında siz karşınızdakini 'o böyle değildi ,değişti' diye çekiştirirken aslında kendi değişiminizi ,hazımlıyken hazımsız olma yolunda süratle ilerlediğinizi farketmezsiniz. Ondandır ya evlilik insan doğasına aykırı diye çoğu insanın haykırışları. En azından ben kendimden biçtiğim paylarla 'evlilik neden insan doğasına aykırı' sorusuna bu şekilde bir cevap bulabildim.

Aslına bakarsanız ruh eşinizi bulmadan evliliği yürütmeniz çok zor. Gözyaşlarınız bile aynı değilse beklediğiniz ,umut ettiğiniz bir atmosfer oluşmuyor kendiliğinden. Ve biz evliliği okadar yüce bir yere koyuyoruz ki aslında biz kadınların kendiyle çeliştiği,cevap veremediğimiz soruların beynimizin ortasından su kaynağı gibi fışkırdığı nokta burası bana göre. En başta abartan bir toplumuz düğünler,şaşaalı gelinliklerimiz,aylar süren ev dekorasyonlarımız,uyum takıntımız,mükemmeliyetçi yönümüz pskikolojik anlamda evlilikten beklentilerimizi çoğaltıyor.

Bu beklentiler çoğaldıkça da karşımızdakini değiştirmeye başlıyoruz.Çünkü biz mükemmeliz ..Evimiz şahane,gelinliğimiz çok güzeldi,düğünde herşeyımız kusursuzdu,biz sacımızı supurge yapan emektar ama ayakları üzerinde durabılen şahsiyetlerdik..Mükemmellik denizinde can kurtaran sarısın,kırmızı mayolu cankurtaranlarız kimimize göre. O yüzden mükemmelleşmiş biz,karşımızdaki erkeği de mükemmelleştirmeliyiz. Oyle ki saçlarını uzatıp maşalamalı,tırnaklarını gokkusagına cevirmeli,rimellere boğup pespembe topuklu ayakkabılar giydirmeliyiz. İdam sandalyesine bağlanmış kendini kurtarmaya çalışan erkeğimiz nefretle bize bakarken biz ona nasıl adam olması gerektiğini ojeli parmaklarımızı sallaya sallaya öğretmeliyiz rujlu dudaklarımızdaki sahte gülümsemeyle.. İşte siz sevgilinizi,kocanızı,erkeğinizi kadınlaştırırken bir yandan da adam! olmasını öğütlüyorsunuz. Kusura bakmayın ama o adamın yerınde olsam içimdeki güçle yemyesıl hulk olur arkama bakmadan kacardım


Bir de madalyonun öbür yüzü var elbet . İdam sandaylesine saçları fönlü,makyajlı,topuklu ayakkabıları çok guzel gorunen bır kadını bağlar erkek. Sonra başlar herşeyını çıkarıp kenara koymaya.Makyajını sildirir,eteğini pantolonla değiştirir,ojelerini cıkarır tırnaklarını keser,ayakkabılarını babetlerle değiştirir.Bir müddet bekler sandalyede ruhu aç kalan kadının kaşlarının uzamasını,saclarının boyasının akmasını. Kadın yaşlanır bir anda kah mutsuzluktan,kah bakımsızlıktan. bu arada erkek kendi yarattıgı erkek kadına! tiksinerek bakar.Çünkü kendinden farkı kalmamıştır.Artık tırnakları kısa,pantolonu kot ,ayakkabıları düz, kadınlığı hiç, ruhu yanık , psikolojisi dibi tutmuş,aklı kendine acımadadır.

Bu sefer vazgecer erkek, eleştirmeye başlar . Bir zamanlar cazibenizden ölüp biten insan değiştirmeye çalışır sizi alabildiğince. Ve başarır da. Ama siz hala idam sandalyesinde ,parmagınızdaki yuzukle ölüm saatinizi beklemektesinizdir. Erkeğinizse elinde sigarası, sırtı sıze mil oteye donuk ''izin verdiğiniz işkencede '' neler yapabileceğini düşünmektedir

Birden aklına gelirsiniz adamın, döner elini koynunuza sokar, ordan aç kalan ruhunuzu çıkartıp masanın ustune koyar.Cunku o da mukemmelleşmelidir. Siz erkek olmuşsunuzdur ve sımdı kadın kalan ruhunuz değişmelidir. Elinden geleni ardına koymaz mukemmel erkek mukemmel sozlerıyle.

 Onu da idam sandalyesinde bağlamaya kalkar fakat ruh çoktan valizini alıp cıkıp gıtmıstır ordan.Adı ustunde ruh ıste baglanmaz oyle dunyevı metaryallerle. Ruh gidince çoktan ölmüşsünüzdür zaten.Kalan cesedinizi parangalardan kurtarmaya cesaretiniz,kadınlıgınız kaldıysa sizde yemyeşil bır hulk olup kalkar gidersiniz.Sonra onca mükemmellik yolunu kat eden siz ıssız bır yerde oturur ruhunuzun geri gelmesini beklersiniz.

Çünkü siz, mükemmellik adına kandırılıp, bu yolda koşarken ruhunuzu beklemeyenlerdensiniz. Çünkü siz hiçbir zaman bir erkeğin saçlarını,rimellerini,hayallerini ,ayakkabılarını,rujunu elinden almadınız ..

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Haldun Taner Oyku Odulu




  Suan hem uzaklarda olmayi diliyorum hem de agustosa kadar yetistirmem gereken yarim kalan oykulerimi tamamlamayi dusunuyorum. Bildiginiz uzere bu sene 24. su duzenlenen Haldun Taner Anisina Oyku Odulu Yarismasi duzenleniyor. Canhiras 1.sini bitirdigim oyku oylece duruyor masa ustunde. Kendimi bildim bileli yazan cizen ben sahsen umutluyum yazdiklarimdan. Amma velakin gecen senenin odul sahibi Yekta Kopan in rakip oldugunu belirtmeden gecemeyecegim. Eger katilmayi dusunen var ise kosullari asagida gorebilirsiniz.



Milliyet, edebiyatın değerlerini taçlandırıyor. Tiyatro yazınının ve öykücülüğün ustalarından Milliyet yazarı Haldun Taner’in anısına Haldun Taner Öykü Ödülü’nün bu yıl 24′üncüsü veriliyor
KATILIM KOŞULLARI
1- Ödüle aday olacaklar, kısa öykülerden oluşan yayınlanmış bir kitapla başvurabilirler. Kitabın 1 Eylül 2010′dan sonra yayımlanmış olması gerekir. Ayrıca kitap olabilecek nitelikte en az 3 öykününyer alacağı bir dosyayla da başvurulabilir. Yapıtlar Türkçe yazılmış olmalıdır.
2- Her aday imzalı bir başvuru yazısını mutlaka eklemelidir. Yazarlar bireysel başvuru yapabileceği gibi,yayınevleri, üniversiteler, eğitim kurumları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri de aday gösterebilir. Doğrudan başvurmayan adayların önerilmelerine kendi imzalarıyla onayları eklenmelidir.
3- Dosya olarak ödül kazanan yapıtın yayın hakkı, ödül töreni tarihinden başlayarak bir yıl süreyle Milliyet grubuna (Doğan Kitap) aittir.
4- Ölmüş kişilerin yapıtları aday gösterilemez. Ancak aday olduktan sonra yaşamını yitirenin yapıtı değerlendirmeye alınır, kazanırsa ödül tutarı yasal mirasçısına ödenir.
5- Ödüle başvuranlar açıklanmaz, aday yapıtlar kazansın ya da kazanmasın geri verilmez. 6- Ödül olarak 5 bin YTL’nin yanı sıra bir ödül belgesi verilir. Ödül tek olarak verilir, bölüştürülemez, mansiyon yoktur.
7- Kitap ya da dosya olarak aday yapıtlar 8 adet gönderilmelidir. Ayrıca yapıt sahibinin bir A4 kâğıdını aşmayan özgeçmişi ( 8 kopya olarak ) ve bir adet fotoğrafı eklenmelidir. Açık adresleri, telefon numaraları, varsa fax numaraları, e-posta adresleri de başvuruda yer almalıdır.
8- Aday yapıtlar 31 Ağustos 2011 günü saat 17.00′a kadar ( Doğan Medya Center, Milliyet Ödülleri 34204, Bağcılar, İstanbul ) adresine teslim edilmeli ya da yapıtlar yurt içinden bu tarihten 3 gün önce, yurt dışından 2 hafta önce kargoya verilmiş olmalıdır.
Ayrıntılı bilgi için
Telefon: 0212 505 63 49
SEÇİCİLER KURULU
1- Semih GÜMÜŞ ( Yazar )
2- Doğan HIZLAN ( Eleştirmen, Yazar )
3- Cemil KAVUKÇU (Yazar)
4- Yekta KOPAN ( 2009-2010 Haldun Taner Öykü Ödülü Sahibi )
5- Prof. Dr. Şara SAYIN ( İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi )
6- Demet TANER ( Haldun TANER’in eşi )
7- Prof. Dr. Tahsin YÜCEL ( İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi, Yazar )


alinti www.kayipedebiyat.com