24 Ekim 2011 Pazartesi

Yanlız yaşamayı isteme psikolojisi,Hayatın intikamı ve 1+1 lerin verdiği hisler Üzerine..










Hayat öyle garip ki , cesur olduğunuz noktada ona sıkıca tutunup , çuvalladığınızda korkak ve tükenmiş halde bırakıyorsunuz kendinizi boşluğa. Cesur olduğunuzu sanıyorsunuz; yanılıyorsunuz.Çünkü sadece gözükaralığınıza güvenip hayatın sizden önce konulmuş kurallarını ya da arızalı insanları değiştirmeye yelteniyorsunuz. Yapabileceğiniz en baba hatayı yapıyorsunuz yani. Hiç öyle kendinize güvenip değiştirmeye kalkmayın.Unutmayın her jenerasyonla birlikte bir parça değişen , sizden önce konulmuş kurallar var. Uymak zorundasınız..

 Uymazsanız neler oluyor biliyor musunuz? Hayat sizden intikam alıyor :)  ( Delirmiş bu dediğinizi duyar gibiyim. Delirmeme gerek yok ben zaten delinin ,arızanın önde gideniyim )  Hemde öyle bir intikam ki, siz elinizde soyuttan öte zerreden öz kadehlerle gidişatı değiştirmenizi kutlarken; hayat, bitli kafasını kaşırken size anırarak gülen deli gibi sırıtıyor. Hemde sopasını arkasına saklayarak.. Soyutu geçelim örnek verelim hemen.

Diyelim ki aşık olmadınız hiç. O aşk sizi gelip buluyor seneler sonra. Hemde olmadık anda intikam alırcasına.. Bazen evliyken,bazen 60lı yaşların sonunda,bazen hiç olmadık zamanda.. Ya da asla dediğiniz geçmişte moda olmuş bir kıyafet..Seneler sonra sırtınıza geçiveriyor..Ya da sevişmediniz kampus köşelerinde,arabanın arka koltuğunda. Hoop iyilik perisinin biraz fırlama hali sopasını değdiriyor bakıyorsunuz arka koltuktasınız :) gibi..

Yapmadığınız ve yapmam dediğiniz ne varsa başınıza geldiğinde anlıyorsunuz ki hayat sizden intikam almakta. Yarım bıraktığınız herşeyi tamamlamış. O güne kadar doğru bildiklerinizi yalanlamış. Bir nevi kapak olma durumu. Sopasını arkasına saklayan bitli delininin aslında sizden akıllı olduğu gerçeğinin yüzünüze çarpılması..

Bu hayatın intikam alma paranoyaklığını şu günlerde feci yaşıyorum arkadaşlar.Benden öyle bi intikam aldı ki.O bitli deli sopayı arkasında saklamayı bırakın , kafama geçirdi :) . Kesinlikle tekrarladığım şu :  salaş eşyalar,daha çok spor,daha çok pizza&tv, benim gibi erkek gibi düşünen kız arkadaşlar, sadece ve sadece kanka olabilecek erkek arkadaşlar,daha çok playstation ve 1+1 ev..

1+1 evde yaşama isteğim 3+1 in soğukluğunda yaşamaya başlamamla start aldı.  Şu Aşk Tesadüfleri Sever filmindeki asma katlı evin hayalimdekiyle birebir olduğunu görmemle de büyüdü içime sığmaz oldu. Hemen hayalden bulutlar açıldı tabi bir elimde pizza bir elimde playstation,arkadaşlar,biralar,kahkahalar çınladı kulaklarımda.

Bugün de Sevgili Emlak Gurmesi 'nin http://www.emlakgurmesi.com/2011/10/hangi-11in-plani-daha-guzel.html  linkiyle asma kat daha da önem kazandı bende. Malum İzmir'de studyo tip daire çok yaygın değil. Asma kat hiç değil.. Yeni projelerinde başarılar diler ; ayrı yaşamaya özlem psikolojisi,hayatın intikamı gibi deli saçmalarından sonra bir güzellik yapmalarını bekleriz efem :)

2 Ekim 2011 Pazar

Kadın ve Kadınsal İş'ler Üzerine.. Japan(ish) & Türk(ish) ..



 Değişen dünya değerlerinin ikili ilişkilere yansımasının sosyal medyadaki sosyolojik görüntüsü olan 'Kore'li eşim olsun dünya kadar borcum olsun' sayfasında gördüğüm bu videoyu izledikten sonra yazımı okumanızı öneririm. (uzun -nin -i  tamlamalarıma hayranım.Siz de hayran olunuz lütfen! Tamam ,konuşurken uzun bir tamlama kullandığımda ne dediğimi anlamak için biraz duraksıyor olabilirsiniz ama bu sadece bir yazı ve iki kere okuyunca anlayacağınızı ümit ediyorum) İzleyince gülmekten ve 'vay anasını' cümleciğini tekrarlamaktan okuyacak haliniz kalır mı orası meçhul elbet.

Efendim şimdi anlı şanlı,salçalı kalçalı,on parmağında on marifet,temizlikçi,bulaşıkçı,aşçı,psikolog,şoför,çocuk bakıcısı,kadın,anne,sevgili,arkadaş,iş kadını,muhasebeci ve bitmek bilmeyen tüm maharetleri aynı anda barındıran Türk kadınıyla Kore'li (Japon,Kore,Çin.. herneyse artık ..hepsi çekik gozluyse hepsi aynıdır) kadınının arasındaki farktan bahsetmek ve Türk kadınını sonsuza kadar övmek isterdim .Ama bu video çok feci kapak oldu..

Bizler 'görgüsüz yerden hamur alacağına,görgülü yerden çamur al' deyişleriyle büyümüş neslin evlatları olup aynı zamanda modern çağın çalışan kadını olmak arasında seçime zorlanan; genelde hala var olmaması gerekip bir şekilde var olan erkek egemenliğinin bitmek bilmeyen istekleri üzerine ikisinin sorumluluğunu üzerine almaya çalışan ve canımız çıksa da bunu bir şekilde başaran kadınlar olarak yine de yaranamamaya maruz kalıyoruz ya hani..Hani nerde hata yaptığımızı bilemeyip sağa sola çatıp erkekleri yerden yere vuruyoruz. İşte tam o noktada idrak yollarımızı açan bir video çıkıyor ortaya. Kıskançlıkla hazmetmemek arası bir ruh haliyle,tavan yapan egoların tozu dumana katmış yıkıntısı altında elin Korelisine pis pis bakıyoruz.

Evet biraz (?!?) takdir ediyoruz zekalarını,yataktan fırlayıp kalkabilmeyi ve o hızla durmadan koşuşturmayı ama yine de anlı şanlı Türk kadını olarak kendimize yediremiyoruz.Şimdi birincisi ehli keyif Osmanlı torunuyuz biz. Kahve gelince 'bunla ne giderdi abi şimdi?'deyip olmazsa olmaz sigaramızı tellendirirken şekillere giriyoruz.O dirsekler masaya konuyor hemen ,bilekler bükülüyor parmaklar ince uzun en nadide eseri tutarken gururlanıyor falan filan..

Ya da rakı balık.. Çalımlar ,edalar,bardak tutuş şekli,mezesi,muhabbeti ,şarkısı ,türküsü yüreğimizi coşturuyor.Erkek oluyoruz hemen ,efe oluyoruz..Hele bir de İzmirli kadınsak çıkıyoruz Kordon boyuna, hiçbir topuk bizimki kadar davetkar çalamıyor falan filan.. (inkar eden babayiğit yorum yazsın vereyim cevabını )

Aynı haliyet-i ruhiyye (ehl-i keyifçiliğin süper ego boyutu ) ile yukarıdaki nesili doğuran kutsal Türk kadını kırklama usulü temizlikler yapıyor,ütülerde kırışıklık bırakmıyor,yemeklerini en zor yöntemlerle pişiriyor taşırıyor.Yetinememezlik yine kıskançlıkla birleşiyor konu komşunun temizliğini,yemeğini yani kadınlığını ?!? eleştiriyor. 'kötü komşu ev temizletir' sözünün lügatımıza girmesine sebep oluyor. Bununla da yetinmiyor Türk kadını ; altın,dolar,para günlerini kovalıyor. E ikramlar da mükemmel olmak zorunda. Yine zor yöntemler , yine çeşit çeşit ikramlar. Sonunda alınan kilolar ve  Ehl-i keyif in cılkını çıkarıp toprak ana figürü Türk kadınına dönüşüm (bkn.sadece 3G li kadın olmak.normali 4G dir nyse karıştırmayalım ) kaçınılmaz olduğunda Türk erkeği isyan bayrağını çekiyor.

'E be adam hem herşey süper olsun istiyorsun hem de isyan ediyorsun 'deyip kafa ütülemeye başlıyoruz sonrası zaten toz duman,kavga gürültü,ağlama krizleri vs.. Sonra adam kalkıyor 'Koreli eşim olsun dünya kadar borcum olsun' diyor sinirlerimizi zıplatıyor.İşte burda biz çekemiyoruz Koreli kadını..

Ne gerek var şimdi okadar çevik olmaya,sabahın köründe tabakhaneye yetiştirilmesi gereken birşey mi var da okadar çabuk olmak zorundasın be çekik gözlü kadın.. Neden durduk yere bizi sosyolojik buhrana itip,erkeklerimizin aklını çeliyorsun? Ehli keyifçiliğimizin süper egoya yol açmasının saçmalığını hoi hoi haa? diye yüzümüze yüzümüze aikido hareketleri yaparak vuruyosun.

Ama şunu asla unutma o çocukcağzı japon korku filmlerine yakışır şekilde kaldırdığında 'anneee yaaağğğ neeaapıyosun' deyip kendini yerden yere atmıyorsa bil ki o çocuk sayesinde 5 dk.da bukadar maharet sergiliyorsun. Yoksa o cırlamayı,çirkefliği,ağlamayı 5 dk değil 60 dk da susturamazsın :)

Çünkü bizler , 'benim oğğğğğlum doktor olacak' poh pohuyla yetiştirilmiş neslin evlatlarıyız.

Çünkü bizler, oğlu doktor değil; odun olduğunda onu hemen 'adam gibi adam' yapan kayınvalidelerin gelinleriyiz

Çünkü bizler, o annelerin yetiştirdiği  Ezel,Seymen Ağa,Boran Ağa gibi tiplere adam!?! demeyi halt sanan kadınlarız

Çünkü bizler, o adamların bize biçtiği ev kadını ve iş kadını olabilen süper kadın olmaya boyun eğen kadınlarız



....