28 Haziran 2011 Salı

Eat,Pray,Shop !








                                      





Eat ,pray, shop !  Bugun hayvan gibi alışveriş yaptım.Neydi zorum bilmiyorum.
Alışverişten sonra ne kadar kalorili şey varsa yedim,üstüne bir de bol kremalı frappe götürdüm. Şimdi gözümün önünden mantı geçiyor..Bugün kandil tabi onu da es geçmemek lazım. Al sana eat,pray,shop..

Uzun zamandır beklediğim kitabı aldım.Tek taşımı kendim aldım gibi olduysa kusura bakmayın!

 Yekta Kopan ın 2010 öykü ödüllü kitabı 'bir de baktım yoksun'.. Sırf merakımdan o da..Öykü yarışmasına hazırlanıyordum ya rakibim ne yazmış diye kuduruyordum. İlk öyküsünü bitirdim. Bi de kendi ilk öyküme baktım. Ohoo dağlar kadar fark var. Onunkınde konu yok,benımkınde olması gereken sayfalar..

Arka kapakta güzel bir söz var 'Buzdan bir kütle ,mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi.Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni '.. Öyküye merak saran varsa rahatlıkla önerebilirim.

Buarada kandiliniz mübarek olsun..

24 Haziran 2011 Cuma

Ya Sonra?



                                             







 bu blog ,yön değiştirip daha derin mevzulara,evliliklere,ikili ilişkilere,bunların ruhumuza yansımasına doğru yola çıktı .. Belli bir zaman sonra neyden bahsedeceğim ben de bilmiyorum açıkçası. Zaten tüm bunları beynim değil parmaklarım yazıyor.

Beynim şuan öyle yorgun ki sanırım bir daha bu yorgunluktan hiç kalkamayacak.. Sanırım parmaklarımla konuşmaya başlayacağım yakında..Parmaklarım hangi harfi emrederse klavyede o harfe basıyorlar. Beynim ,parmaklarımın isteğine boyun eğen bir aracı sanki .. Parmaklarımsa kendilerinin efendisi ve kölesi..

Az önce 'Ya Sonra ' adlı filmi gecikmeli de olsa izledim.Evliyken kendi hayatını yaşayıp kendi kararlarını kendi veren ,ve bu kararları evlilik camiasında bir elmanın yarısı diye adı geçen kadına danışma ihtiyacı hissetmeyen nadir! insanlardan olan Adem 'in karısı üzerinde dönüyor feleğin çemberi.. .

Blogumun yön değiştirmesi gibi film yön değiştirip kadının yıkılan umutlarına,hatrı sayılır bir acı çekmesine rağmen devam eden umursamazlıklar yüzünden tekrar acı çekip ' ben senin bekarlık zamanlarından kalma hizmetçinim' i haykırarak söylemesine ,sonra iş hayatında yükselip itibar görmeye başladığında elmanın özgür tarafı Adem 'in pişmanlıklarına dayandırılıyor seneryo..

Ya sonra??

Sonrası malum Türk toplumumuzun istediği ,beklediği gibi bitiyor. Kadın Adem'e geri dönüyor tabi ki.. Çünkü toplumumuz acılardan beslenmek zorunda,çünkü toplumumuz sonu ağlayarak bitmeyen dizi,film ne varsa izlemiyor! Çünkü toplumumuz çalışmayan kadına 'sen kocanın sözünden çıkma' derken, çalışan ve başarıları olan kadınları destekleyip ona göre puan vermekle meşgul..

Olay karizma da saklı arkadaşlar..İtibar göreceğiniz herhangi bir güce sahip olmak zorundasınız..Evlenseniz de lütfen karizmanızı çizdirmeyiniz..Bu güce sahip olurken aynı zamanda çalışmanız gerekiyor ki ' kocasının lafını dınlemeyen kadın'lıktan cıkıp 'ayakları üzerinde durup para getıren kadın veya itibarı olan kadın' olabilin..

Ağlamayın,sızlamayın,dırdır yapmayın,yemek yerken estetik olun,uyurken melek gibi uyuyun,sürekli saçlarınız fönlü makyajınız taze olsun,sürekli zeki olun aptalca sorular sormayın,kendinizi geliştirin,iyi bir kariyeriniz olsun ve bu uğurda sevdiğiniz herşeyden vazgeçin,erkeğiniz ne yapmak isterse yapsın lütfen ellemeyin,size yasaklar koyarsa dinleyin hatta mihenk taşı edinin bu yasakları..


 Sonra eğer toplumun size zorla uydurduğu bu kalıba sığmazsanız,dayan(a)mazsanız arkanızı dönüp gittiğinizde suçlanın, suç hep size ait olsun.. Olsun ki siz özgür ruhlu Adem'lere geri dönün..


Peki Ya Sonra ????


3 Haziran 2011 Cuma

Ruh,Farkindalik hali ve Yollar



                  







Buaralar fazla ruh kelimesinden bahsediyorum biliyorum ama bu farkindalik oyle bir sey ki, insan bu noktaya gelince istese de bu kelimeyi kullanmaktan vazgecemiyor.  Bazen kendimizi cok kaptiriyoruz gunluk hayatin rutinlerine. Belki hakliyiz cunku belli gorevlerimiz var.Ev islerine,is hayatina,cocuklara ,anne babaya ,Tanriya, evcil hayvaniniza,kocaniza,sevgilinize borclanmak durumundayiz. Biraz fazla duyarli bir insansaniz (ki bencillikle duyarli insan olmak arasinda cok ince bir sinir vardir) daha iyisi daha guzeli icin cabalarsiniz .


Borclarinizi odemek icin verdiginiz cabanin adi hayattir aslinda..Hayattir fakat bazen yalan gibi gelir hersey ..Gozlerinizi kapattiginizda salt bir mavilik,beyninize baktiginizda bir dinginlik gormemeye baslarsiniz.Surekli kafatasinizin icinde donup duran ,susmak bilmeyen kelimeler artmistir son gunlerde.

Gun gelir ki bu kosusturmaca icinden hizla uzaklara kacip , yolun tam ortasinda durup geriye bakmak istersiniz..Fakat bu hengameden kacarken yaniniza almadiginiz birseyler oldugu hissine kapildiginizda aslinda sizi daha da farkindaliga surukleyen seyin kusbakisi halini gorursunuz.

Ruhunuz mukemmellige,adanmisliga cikan virajli yolun en basinda belli belirsiz yorgun ,ifadesiz durmaktadir.Ve bu yol oyle bir yoldur ki mekandan soyut ,yillardan doseli ;ustunden gectiginiz ama asla asina olmadiginiz/hatirlamadiginiz incecik ip gibi bir cizgidir.

Bu farkindalik da yetmez insana ..Geride kalan ruhunuza hayretle bakarken,basardiklariniza sasisir fakat asil o incecik ip gibi yoldan nasil gectiginiz farkindaligini zamansizlik boyutunda yasarsiniz.

 Aslinda bazen keskin taslardan ciplak ayakla gecmissinizdir fakat uzaktan nedense ip gibi gorunur o engebeli yollar.. Ruhunuzun yolun basinda kaldigi, bedeninizde olmadigi icin hislerinizin sizi aldattigini dusunseniz de aslinda sizin tas dediginiz yollar iptir..

Sadece sizin onu geride biraktiginizi, bekleyip geri almanizi size telepatik bir dille size soyleyen ruhunuzun somut halidir o taslar. Ve siz benliginize ,ruhunuzu geride birakmanin bedelini her nekadar bir sonraki yolda gececegini bilseniz de kanayan ayaklarla odersiniz.

Bu yuzden ayaklariniz her kanadiginda durup sakinlesin..Hayatiniz ne kadar kosturmacali da olsa,yuksekce bir yere cikip gozlerinizi kapatin o maviligi gorene kadar yolun basindaki ruhunuzu bekleyin.

Asil farkindaligi ruhunuz geri geldiginde yasayacaksiniz ki onun da ismi ' arinmak' olacak..

2 Haziran 2011 Perşembe

Kuslar , Disiler Ve Kadinlar..
















Gecen gun 5 yildir evli olan arkadasimla sohbet ederken agzindan su kelimeler dokuldu ' biliyor musun RD biz opusmuyoruz ..' Soyle bir bakakalmisim.. Neden dedigimde sunu soyledi sonra 'bilmiyorum cabalamiyor bunun icin' ..

Baktigim yerde soyle bir pencere acildi.Sahne canlandi ..5 yillik bir evlilik ,inanilmaz guzel bir kadin ve adam belirdi gozumun onunde .Bir de yanlarinda disisine kur yapan guvercinler..

Guvercin deyip gecmeyin.Size gercekten insanlik dersi veriyorlar.Allahin mucizelerinden biri gibi dagdan inmis dag adami olsaniz size nasil adam olmaniz gerektigini gosteriyor sanki..Erkek guvercin tuylerini kabartiyor,bilindik bir melodiyle basliyor disinin onunde kendi capinda donmeye.Sanki bir ask dansi.. Sanki disiye tapinma.. Disiyse gayet ciddi duruyor erkek guvercinin onunde.Sonra disinin tuylerini temizliyor tek tek erkek guvercin....Sanki boynunu oper gibi oksar gibi.Sonra da gagalari birlesiyor belli bir ritmle dans eder gibi olurlar.Resmen opusmek bu baska bir sey degil .. Sonrasinda disi izin verirse mutlu son.. Ve erkek guvercin disisini kaybederse asla bunlari bir baskasina yapmiyormus..


Ve daha neler neler.. Kucuklugumden beri balkona paket paket pirinc dokup balkonu konak meydanina ceviren kuslari izleyen ben ,oyle olaylara sahit oldum ki o kucucuk bedenimdeki aklimla guvercin olmayi dilemistim. Aile birlikleri oyle kuvvetli ki inanamazsiniz.. Anne ,disi dominant bir kere.. Baba ,erkek koruyucu,sadik,ruhunu satanlarin tabiriyle kilibik..

Yuva yaptiklari yerden yumurtalar catlayip kuslar ucana kadar anne baba guvercin karsi catida; yagmur yagdiginda bacalarin icine girip ordan gozetlemek suretiyle gunlerce beklediler. Hele kuslarin ucma vakti geldiginde suru halinde ( sanirim akrabalik iliskileri var) gelip; herbiri farkli stillerde sorti yapip resmen 'iste boyle uculur aslanim' der gibi ders verdiler.

Ve ucurdular..

Kimi saginda uctu kimi solunda resmen destek olarak..

Es kaza anne yiyecek bulmak icin yanindan ayrildiginda tek basina ucarsa kus anne hemen gelir kafasina kafasina gagasiyla vurarak onu terbiye ederdi.

Ve biliyor musunuz kafasi gidaklanan yavru guvercin, o sicagin altinda 3 gun oylece orda durma cezasi aldi....Sonra annesi geldi ve ucup gittiler..

Olumlerine sahit olmuslugum vardir kuslarin. Kimi yaramaz bir cocugun sacmasiyla balkonumuza duserdi,kiminin kanadi kirilir kedilere yem olurdu,Kiminin cansiz bedeni agacin altinda dururdu. Genelde biz babamla olen kuslarimizi catiya birakirdik.Sanki ailesine teslim edercesine.. Ve catiya acilan cam pencereden izlerdik usulca ayinlerini.. Tum akrabalar kusun cansiz bedeni etrafinda toplanir belli sesler cikarirlardi.

Buna kargalar! da dahil..


Bakin acimasiz dogada bile akrabalik iliskileri var,yardimlasma var ,bir disiye tapinma (deger verme) ,yuceltilme durumu var.Bir caba bir emek var disi olana.Ve bizler insan ! olarak kuslardan oteye gecemeyen varliklarmisiz megerse.Onlarin bozulmayan dogasindan ornek cikarmayacak kadar kus beyinliymisiz. Biz dogayi mahfetmekle kalmayip doganin etik degerlerini,varolusun belli kurallarini hice sayan insanciklarmisiz.Bizler sosyopatlasan insanlara donusmusuz resmen.

Bir kadinin ruhunu ac birakmanin ,onun Allah vergisi estetigini hice saymanin kadinin ruhunun valizini kapinin onune koymak anlamina geldigi kadar bunun, bumerang gibi kendimize nasil donecegini bilmeyen ahmak insanlarmisiz.. yine 60-70 kusaginda bir nebze saflik duygusu vardiysa da 80 kusagindan sonra hersey bozulmaya basladi gibime geliyor..Eski annelerin ornek olacak sabirlari kadinliklari,babalarin calisip evi en iyi sekilde gecindirme duruslari kalmadi .

Dejenere olan erkek toplumunda ruhu ac birakilan kadinlar, bir erkegin kanatlari altina girme orada sicacik yasama fikriyle oglanlarina sarildilar.. Oglanlari kocalari oldu, sac stillerine karisti,makyajlarina karisti.Anneler mutlu oldu cunku kocalarindan göremedikleri farkedilme olgusunu oğlanları tatmin etti..Bu yalancı tatminle kadının benliğine hükmetmeyi,değiştirmeyi öğrenen oğullar annelerinin elinde adam (?!) oldu. Sonunda da kadin ruhunu ac birakan erkekler cikti ortaya. Kuslar anlamsizlasti,kadin erkeklesti,tutkuyla sevilmeyen bedenler cogaldi.Kisaca biz hayvanlastik...


ps: Erkek anneleri lutfen ogullariniza kucuk yaslarda kus,bocek,tirtil dan once kadini anlatin.. Kadinin ne oldugunu da kuslardan ornek vererek anlatin.Anlatin ki benim yetisemedigim,anlatilanlarla, tv den izlemek suretiyle o sicacik insanlarinin atmosferini hissedebildigim zamanlarin cocuklari gibi yetissinler..Yetissinler ki gitgide sosyopatlasan erkeklerin oldurdugu kadinlari haberlerde gormeyelim artik..