27 Ağustos 2011 Cumartesi

Araf Hali ni Dünyada Yaşayanlar Üzerine ..






















Uzun zamandir icimden gelmeyen yazma durtusunun, bugun tekrar tozlu sokaklari supurerek beynime tozlu tozlu girmesini izledim. Hos ne yazacagimi bilmiyorum. Sozun bittigi yerdeyim. Ruh halimin ic cekislerine dair ne varsa yazdim. Zaten notrun notru bir ruha burundum .O notr halin ic cekislerine okkali kufurler sallayip sirtimi doneli 1 ay olmustur.


 Bunda emegi gecen dost/dostlar sifatini kat be kat hakeden guzel insanlarin kahkahalari,neseleri kulaklarimda 7/24 cinlamakta. Iyi ki hayatimdalar iyi ki varlar.. Insani ayaga kaldiranin sevgi oldugunu bir kez daha tasdikleyip altına imzami atmis bulunmaktayim.Sevgisizliginse insani ne hale getirdigini hatirlamak bile istemeyisimi ,maalesef ki hatirlatan bir ornektir aynı zamanda bu.


Malum bu notrlugun atmosferinde pek bir eksin yok benden. En buyuk eksin, ikiz teyzesi olacagim gercegidir. Sofralara nasil sigacagimiz ,nasil uykusuz kalacagimiz derdidir.Boyle derde can kurban elbet.. Onun haricinde nereye gitsem, ne yapsam modlari siraya girmis her biri yerini beklemektedir.


Sonrasi icinse hicbir planimin olmamasi,hayatimda ilk defa ne yone gidecegimi bilmeden ve karar vermeden gunu gunune yasamaya alismanin verdigi garip hallerden olusuyor. Oyle bir hal ki bu birgun cok neseli olup diger gun depresif hale girip sabahtan aksama kadar oturmak eylemidir.

Bu tabi gunu gunune yasamaya aliskin olmayan kisiler icin adaptasyon donemidir. Gariptir sacmadir ..Elinde bitmiş sigarayla delilik sınırlarında dolanmaktır yere baka baka. Araftır,hiçbiryere ait olmamaktır.. Sıkışıp kalmışlık halidir.. Can sıkıntısı,uykusuzluk,aptalca gülümsemektir bu bazen.. Hem çok mutlu olup hem çok mutsuz olmayı başarabilmektir. En kötü durumlara gülmek,en komik durumlara ağlamaktır.


.Sahne sahne baştan oynanır..

 Çünkü ..Bir kere araf a atılırsan..

...ordan çıkış yoktur...






5 Ağustos 2011 Cuma

Yazgı ve Kurukafa..









Sabah geç uyandım malum gece uyuyamadım herzamanki gibi..Gözlerim tavanda bir şarkı tutturuyorum aynısı çaldı sabaha kadar. Sahur oldu sonra kalktım, ibadetimi yaptım.

Artık davulcu da arka sokaktan geçiyor koskoca bulvar varken ne halt ediyor bilmiyorum. Herşeyin anlamsızlaştığı şu günlerde giderek azalan bir döngüyle sevdiğim ne varsa azalarak anlamını yitiriyor zaten.

Malum oruçluyuz, yapacak aktivite sınırlı.. Başa gelenlerden konuştuk bugun babamla. Bir tanıdığı varmış otobüs çarpıyor.Ayağı alçıya alınıyor .Doktorun gözünden kaçmış olacak , serçe parmağında ezilme varmış.Adam kangren oluyor bacak kesiliyor fln..

Burdan başladı muhabbet başımıza gelenleri (benden öncesi benden sonrası şeklinde) anlattı uzunca. Benden sonrası kısmı daha eğlenceli aslında.Allah ın bana,ablamlara,anneme,babama yazdığı en yoğunlaşmış ,en pessimist seneryolar benim zaman içinde var olduğum anlarda yaşandı çünkü.

Çok şükür,hamdolsun hepsinden sağ salim çıkmayı başardık. İmtihanı ne derece geçtik onu bilemiyorum ama bukadarı bana yetti bile :)

 Derken ..Yetmemesi gerekiyormuş demek ki..Annem atıldı ordan kurukafa hikayesini anlattı. Alın yazısı kafatası kemiğine de yazılıymış aslında.Yani ölsen ,çürüsen,etten sıyrılsan bile devam ediyor o yazı. Bunu hiç düşünmemiştim..Neyse gelelim hikayeye..

Vakti zamanında bir kurukafa dururmuş orta yerde.Anlında şöyle yazarmış ' Neler gördü neler geçirdi bu kuru ,cansız kafa; daha da neler görecek'

Ordan geçen adam ' adaam sende ' demiş , ' daha ne gelecek başına ölmüş gitmişsin' deyip tekmeyi vurmuş.

Yuvarlanan kurukafa köpeğin önüne düşmüş, köpek bir ayapını kaldırıp üzerine işemiş velhasıl buna benzer nekadar olmadık senaryo varsa başına gelmiş kuru , kupkuru kurukafanın.. Çünkü yazgısı, eklemlerinin bitiştiği yerde yazılıymış..

Belli yazgılarımız var hepimizin anlında yaşıyoruz,ders alıyoruz ve asla bitmiyor..Bitmeyecek de.. Hayatın aslında nekadar anlamsız olduğunu gözümüzün içine baka baka söylüyor anlımızdaki yazı ,ama maalesef biz aynada göremiyoruz bunu. Gözlerimiz kör, akıllarımız kıt..

Aciz insancıklardan başka bir şekle bürünemediğimiz aşikar. Üstüne üstlük büyüklük taslıyoruz ,can yakıyoruz,hırpalıyoruz ,acıtıyoruz başımıza neler geleceğini bilmeden.. Yazgımızı okumaktan bıhaberken ,boyumuzu geçen eylemlerimizle gurur duyuyoruz.

Öte yandan da yazılmış yazgı yanında yaptıklarının ne önemi kalır orası tartışılır elbet. Okuyanlar bilir Sana gül bahçesi vadetmedim adlı kitapta şizofren kızımız bileklerini keser akan kanı legene damlatır. Neden böyle yaptığını soranlara 'Bunu zaten hayat bana yapacaktı ,o yapmadan ben once davrandım' der. Bunun gibi durumlar işte..

Şizofrence yaşayıp gidiyoruz velhasıl..

Yazgımızdan bihaber..