27 Aralık 2012 Perşembe

Huysuz ve Tatsız Kadın üstüne..












Müzik programlı çalar saat gibi beynim bugunlerde. Her sabaha farklı şarkıyla uyanıyorum. Bir an oluyor '' sen eşittir ben'' bir an oluyor ''bom bom pow'' . Gozumu acarsam ses kesılıyor. Saka gibi.. Bilimsel açıklaması nedir bilemiyorum ama beynimdekı yorgunlugun bana kucuk bır seranatı sanırım. Çok fazla plan ve çok fazla soru işareti var aklımda sanırım beynim kendi kendini sakinleştirmeye çalışıyor.



Tutturdum kendıme altı aylık bır zaman dilimi ve bu zaman dilimi içine yapmak istediğim tum seylerı sığdırmaya çalışmaktayım. Sanki tabakhaneye tabak lazım yada omrum bıtıyor. Neden altı ay hiçbir fikrim yok. İşin garip tarafı planladıklarımın her biri de altı ayda bitecek şeyler değil. Kendimi zorluyorum, artık ne varsa bilinçaltımda. İmkansızı başarmak için savaş veriyorum resmen. Ve tatsızlaşıyorum bu halime keyfım kaçıyor..Hayatımda koca bir boşluk var  şuan. Neşem ,tadım, tuzum çok uzaklarda şimdi. Psikolog Güzin ablaya yollasam bunu ''ah guzel evladım'' dıye baslar kesın gazetedeki o meshur koşesınde . Pek de severim ya kendisini pehh..



Takıntılı ve inat bir kişiliğim a dostlar. Bugunlerde pek bir tatsız, huysuz..Yılbaşına kadar bu moddayım çıkmaya da pek niyetim yok .Yılbaşının ertesı günü ise aldığım radikal kararları uygulamaya geçiyorum. Bırakılmayacak bir spor, mesleki bilgileri tazelemek adına bırkaç kurs, bu sefer alan bolumunden girilecek bir kpss maratonu, ingilizcede advanced e çıkmak , ehliyet almak ( itiraf: sınav gunu yol parkurunda yokuş olmayan bir kurs arıyorum çünkü tek fobim arabayla yokuş cıkmak yada sofor mahalınde yokusa cıkmak ! ) gibi gibi..

Umarım hiçbirinden vazgeçmem,gemileri yakmam.


imza: huysuz ve tatsız kadın




20 Aralık 2012 Perşembe

Bir Kiyamet Programi da Benden Olsun :)










Lokasyon : Sirince
Mekan :  Kiyam et restauranti ( Dunya gozuyle etten vazgecmeyenlerin tercihi)


07:00 - Kiyamet Kahvaltisi :

Taze kiyamet horozu yumurtasi , lav yataginda hellim peyniri , yaradilisin son zeytin cesitleri , son dana Haydar dan uretilme dana jambon , lav atesinde ozel teknikle kizartilmis ekmekten yapilma bruschetta tabagi , ve kiyamete agiz tadiyla baslamak icin ev usulu receller , lav rengi ozel early gray


08:00 - Kiyamete afyonu patlamis olarak girmek isteyenlerin tercihi:

Lav atesinde kavrulmus turk kahvesi


09:00 -  Serbest Zaman

Olmeden once yapilacaklar listesini organizator Bayram dan temin edebilirsiniz


13:00 - Ogle Yemegi :

Yanar donerli sucuk ekmek + sarap servisi


14:00 -Serbest Zaman

16:00 Mahser-ul Dehset salonomuzda " Bir ayagi cukurda " adli grubumuzun konser programi

19:00 Aksam Yemegi

Maya corbasi, (icki konseptimiz su saat itibariyle iptal edilmistir serbest zamanda zaten son gunahlarinizi isleyeceksiniz ,bu sebeple extra gunaha gerek duymuyoruz.Harama tesvik etmeme amaciyla ordovr uygulamamizi kaldirdik .Anlayisiniz icin tesekkur ederiz)
 Nostradamusun kehanet pilavi, Sirat koprusu yataginda steak ,salad bar


20:00 Tatli Fasli

 Kul hakki gorunumlu ibretle tatlandirilmis panna cotta (kevser sarabinda pose edilmis cennet hurmasi veya havvanin ademe yedirdigi cennet elmasi esliginde)


21:00 Serbest Zaman

Dileyen misafirlerimiz ibadetle bu kutsal zaman dilimini degerlendirebilirler. Ucretsiz imam,peder,haham ,guru servisimiz vardir.

23:00 Kiyamete Az kala Suprizleri

Merak edin anacim


24:00 Israfil ve Sur soundtrack

Parcalar

1- Zamparanin olumu

2- Artik cok gec yalvarma

3- Son verdim kalbimin isine

4- sansin bol olsun

5- baksana talihe

6- dunyada olumden baskasi yalan

7- kolay olmayacak elbet uzulecegiz

8- sordum sari cicege

9- araf

10- cennet

11- broken angel

12- ne deli nede divaneyim biliyorum sonunu

13- ah yandim ben Allahim

13- ayni yoldan gecmisiz biz ayni sudan icmisiz biz

15- el ele el ele verin cocuklar

16- gulyabaniyim ben

17- seytan tuylu yarim

18- birak gitsin bitsin artik gotursenler seyleri leri leri

19- Allah belani versin

20- hatasiz kul olmaz

21- batsin bu dunya bitsin bu ruya

22- boom boom pow

23- come along with me

veee



24- Ya Rabbim sen buyuksun !!  :)



                 

          









29 Kasım 2012 Perşembe

Bir Erkeğin Elinde Kadın Olmak Üzerine..









Kadın üzerine fazla lakırdı yapıyorum biliyorum; mazur görünüz efendim demeyeceğim çünkü yazılmaya değen tek şey kadın bana göre bu yobaz,sığ ,sisli günlerde. Havamıza uyku ilacı kattıkları şu bir an önce geçmesi umut edilen zaman diliminde kadını unutturmama çabasıdır benimki belkı de, bilemiyorum. Feminist miyim?Tam sayılmaz . Çünkü bunca şeyden sonra hala erkeklerin bir adım önde olmasını savunuyorum.Öfkeli bir nehir gibi akarken mantıklı,olgun birer bent olup öfkenize yön vermesi için dememi bekliyosunuz ama yanılıyosunuz tabii  ki bir adım önde olup kapıyı açmaları için önde olmalılar :))

 Kadın erkek eşitliği var mı varsa nerde görülmüş bi zahmet anlatıverin zira bu Allahın sevgili kulu yani sevgili saygılı ben , REC and DELETE ! nidalarıyla herşeyi silmiş durumdayım. Hafıza kaybım var maruz görünüz. Fazla mı şımarık konuştum eh onu da mazur görünüz ,kadın olmak böyle birşey işte.

Nasıl birşey kadın olmak ? Şımarık olmaktır kadın olmak,narin olmaktır, güzel olmaktır,ev işlerinde iyi olmaktır,mutfakta iyi olmaktır, arttırmak eksiltmemek çöpe bir pirinç tanesi göndermemek,olgun olmaktır,cekip cevirmektir,yeri geldiğinde erkek gibi yumrugu masaya vurmak sözünü geçirmek ama saygısızlıktan uzak duracak kadar asalete sahip olmaktır. Peki bu muhteşem kadın nasıl olunur derseniz on kişiye sorduk hiç cevap alamadık derim. Ya da saçmalarım ''kadın olunmaz doğulur'' derim ,  ''Allah Allaaah!! analar kız dogursun '' diye veririm çoşkuyu amma velakin hiç halim yok azizim.

Şu bir gerçek ; evlendiğimiz gece yada ilk sevişmemizde,ya da yaşımız otuzlara dayandıgında,ya da koskoca kadınsın! lafını duyduğumuzda kadın olmuyoruz. Gerçek bir erkek hayatımıza girdiğinde kadın oluyoruz (Gerçek erkek hani şu filmlerde adamsın yaaa! dediğimiz erkekler oluyor Centilmen,babacan,saf ve temiz,olgun,yakışıklı,saraptan ve kadından anlayan vs vs uzar gıder) tum bu şirinliklerle bizim kadınsal anlamda varoluşumuzun ne alakası var diyebilirsiniz elbette. Azizim bu adamlar ustunuzdekı tum sılahları yere koymanızı ıstıyor.Nasıl mı?

 Bir: bu erkekler şaraptan zıyade kadından daha cok anlıyor abidik gubidik yapamıyorsunuz karşısında. Benliğinize fazla gelen şımarık,fevri yönünüzü çıkarıp yere koyuyorsunuz olgunlaşıyorsunuz.

İki :bu adamlar size çok güzel bakıyorlar size aman gözünü cevirmesin o guzellıgı her an yasayayım dıye diğerlerinden farklı meziyetlerınızı dokuyorsunuz ortaya en utopık ornegı vereyım mutfak ve mutfak ekonomisi ! Hanım kızım kalpten gecen yol mutfakta bıter  ! mutfaktakı ekonomıyı sağlam tutarsanız aklını da almıs olursunuz hoşgeldiniz alice harıkalar dıyarına ! Tabi anne evındeki gibi mutfaktakı iş bitsin diye cope yemek atma vıcdansızlıgını da cıkarıp yere koyuyorsunuz.Herşeyin bir bedeli var elbet..

Üç:  Bu adamlar iyiyle de kotuyle de sıkıntıya gelemez. Az önce iki adımda baldan da tatlı oldunuz fazlası mıde bulandırır. Arada bir yumruk masaya vurulmalı .Sımdı yere bıraktıgınız fevrılıkten bır avuç alabılırsınız zaten acıkgozluluk yapmayın fazlasına izin vermez. Olgun,sakin,zeki manevralarla akışınıza yön verir bir sekilde

Dört: Fazla zekiler ! Sizi en sinirli en haklı halinizde ters köşe edecek lafları mutlaka var. Fevrilikte direnemiyorsunuz .


PS: Her aşamadaki hisleri sizde uyandıran erkeğin gerçekliği önemlidir aman dikkat !

23 Ekim 2012 Salı

Gitmek ve Kalmak Üzerine..









Hayatım 'ya hep ya hiç' le yönettiğim bir şantiye gibi. Darmadağın , hep son anda toparlanan,tozlu,fazla güneşli,fazla gürültülü,aynı anda fazla harabe sessizliğinde, bir anda mega kuleler inşa edip  bir anda yerle bir ettiğim,bazen bu saydıklarımı bembeyaz bir kutuba taşıdığım, bazen güneyin de güneyinde çölün en acımasız yerine konuşlandırdığım kahverengi bir alan gibi.

Ortası olmadı hiç.
Malum.. ya hep , ya hiç..


Gitmek ve kalmak da öyleydi hep. Hep gitmeyi seçtim ya o ayrı muamma. Ya hep ya hiçin ortasında kalmak bana göre degildi çünkü. Ceketini alıp gitmek,sigarasını alıp gitmek,valizini alıp gitmek,başını alıp gitmek ,gemileri yakıp gitmek gibi kalıplarım hep oldu hayatımda. Ama en büyük gidiş nedir biliyor musunuz? Susarak gitmektir. Kavgasız,gürültüsüz,bir harabe sessizliğinde,gözünü kırpmadan hadi eyvallah demeden gitmektir.

' Güçlü kadınlar işte böyle gider ' derken (hani ben çok bilmişim ya hayatı çözmüş filozofum ya) Kendimi , normalde kapıyı çekip çıkacağım bir mevzuda kavga ederken buldum. Bu arada efendime söylemeden geçmeyeyim, o kavga anında , ben hayatımla kimseyle bu mevzularda kavga etmediğimi ,sinirden deli gibi kahkahalarla oturduğum yerden gülmediğimi,  gitmemek için ciddi ciddi hapishane mahkumları gibi yukarı aşağı volta atarken kalmanın daha zor olduğunu ve aslında benim dediğimin değil de bu durumun güçlü kadınlara has olduğunu farkettim.

Ben, kendime ,yenildim . . .

Bir yanda kendin, bir yanda kendin olmayan sen varken kalmak gerçekten zormuş. (Benim gibi korkunç inatçı ,efelenen,fevri özelliklere sahip bir koç burcu kadınıysanız gerçekten bunun zorluğu burda bunu inadımdan anlatamayacak kadar sinir bozucu olmamdan daha zor olduğunu üstüne basa basa söylüyorum )

O an ne kadar zor olsa da sonrasında korkunç bir özlem,korkunç bir kalp ağrısı sardı beni. Gitmediğm için pişman mıydım asla.. Ama kalbim acıyordu bir şekilde. Çekip gitmelerimde zerre kadar acı çekmeyen ben kaldığımda acı çektim resmen . Asıl yenilgi volta attığım anda değilmiş dedim sonrasındaymış dedim kendime. Garip bir farkındalıktı , garip bir yenilgiydi. Bunu bana yaşatacak olan neydi ,daha önce neredeydi ,neden ben bu farkındalığı geç öğreniyorum??
peki İzel böyle şarkı yapmayı nerden öğrendi ??




                          'Hadi eyvallah ,giderim valla ' diye ben sana hiç darılmadım . . .


                       

17 Eylül 2012 Pazartesi

Vazgeçilenler Üzerine...







Ümidini kesmek lafından nefret edilir  hep. Pozitif bir insanız sonuçta,koç burcuyuz,aslan burcuyuz ,akrebiz, güçlüyüz,mücadeleyi seviyoruz ,savaşçıyız ya hani ; 'kabul edilmezlerimiz' vardır hep bu sebeple.. Savaşırız,kazanırız,kendimizden ödün vermeyiz vs vs.. Nekadar da güçlüyüz değil mi ? İşte öyle olmuyor canım benim.Tökezlemek diye bir laf var sonuçta.

Ben bir kısrak gibi
gelmişim dünyaya
şahlanıp gitmek içimde var

diye şarkı söylerken (daha doğrusu dört nala koşarken) çaaaat! diye kapaklanıverirsin olduğun yere ,yapmadığın ne kadar anlatım bozukluğu,devrik cümle varsa kurarsın. Hayat yorgunluğudur bu,bir nevi zorlu bir yamaca tırmanırken zirveye az kala kendini boşluğa bırakmaktır. O çok aciz ,basit görüp kullanmaktan kaçtığım 'ümidini kesme' nin tam karşılığıdır.

İşte hayat bu ya, siz ona olan inadınızı kırdığınızde yada bir zamanlar çok istediğiniz şeyden artık vazgeçtiğinizde o deli gibi istediğiniz şey bir bakarsınız ki karşınızda durur. Uğruna çok bedel ödediğiniz ,canınızı bu uğurda bile bile yaktığınız o deli gibi istenen şey karşınızdadır.İlk hissettiğiniz şey korkudur.. Sevinemezsiniz çünkü korkarsınız görünmez bir elin onu çekip almasından, yada herşey gibi onun da yalan olmasından. Ama peri masalı bu ya ,yalan olmaz. Yalan olmadıkça korkar,korktukça da yalan olmasın diye dua edersiniz. O güçlü kadınlar (aslan,koç,akrep öncülüğünde tabıkı) gider korkan kadınlar gelir yerine. Korktuğunuz da mutlaka başınıza gelir demişler.

Bir yerden sarsılır kale nıhayetınde. Vazgeçtiğinizde karşınızda tüm ihtişamlı rengiyle görünen vazgeçilmiş tum renklerını yavas yavas kaybeder.Solar,yiter,gider bir anlığına da olsa. O zaman susarsınız .Çünkü ağzınızı açmayan bıçak , içinizi kıymaktadır ince ince. Sonra içinizdeki çocuk karşınıza geçer bakar size ağlamakla ağlamamak arasındaki o ince çizgideki şeffaflıkla. Ona baktıkça düğümlenirsiniz her seferinde. Tam bir acizlik durumu.. (bana göre oyle)

Eğer aslan,koç veya akrepseniz (yada bu ucunun gucunu tasıyorsanız) bir anda silkelenirsiniz. Savaşmaya karar verip sarılırsınız sımsıkı vazgeçilene. Güçlü durmak zorundasınızdır çünkü hayat kimseye eşit değil der o kutsal ses ve tekrarlar.,

All of me
is all for you
you are all I see
all of me
 is all for you
 you are all I need..



           





31 Ağustos 2012 Cuma

Hatalar Üzerine..








Fırtınaların en güzel yanı herşey darmadağın olsa da bitişinde bıraktığı sessizliktir. Yoran,yıkan,korkutan soyut korkunun sis perdesi kalkar ve herşeyi normalinden daha berrak,daha net görür insan. Yaşanan travma yada yıkım nekadar sert olursa olsun geç kalmış ama etkili bir panzehirdir aslında bu. Ya da panzehiri almakta geç kalındığı için acı veren bir tür yüzleşme,hesaplaşma da diyebiliriz. 

Hataların panzehiri saçmalığına son verirsek ortaya çıkan tablo hatalardan ders almak oluyor azizim.  Hata yap, günah çıkar ,kendini affet, ders çıkar,kendini bi daha affet,yola devam et ,yolda giderken tekrar kendını affet gibi bir kısır döngüdür bu tecrübe denilen şey. Hata ve yola devam kısmında nefret edilesi bir kendini affetme durumu var farkındaysanız. Vicdan denen köpek yada süper ego bir yerlerden sızlıyor çünkü .

 Sızladıkça bir büyüğe danışma durumu,paylaşma güdüsü,bildiğimiz ,ezberlediğimiz ' yolun neresinden dönersen kardır' sözünün kafamıza kakılması iç hesaplaşmayı daha imkansız kılar.Ya da bilmiyorum benim için öyle.Çünkü kuralları sevmiyorum, klişeleşmiş lafları nasihatleri de sevmiyorum.Cin çarpmış gibi ürperirim,dil çıkarırım,burnumun odak noktası sola kayar,dudaklarımı kulağıma kadar çekerim. 

Sen yaptığın korkunç hatayı sindirmeye çalışırken ( tabiri mübah :kendini affetmek) karşındaki  'hata yaptın ,geri dön' gibi saçmalar çünkü. Hatanın neresinden dönülebilir allahaskına ? Ya da dönülecek bir yol olsa adı hata olur mu? Velhasıl kelam boş sözler bunlar. Bir burun kıvırmayla hükmünü kaybedecek sözler çöplüğü azizim.

Ama Allahı var, kafana yapmayı koyduğun hatalar normal hatalara nazaran daha anlamlıdır.Şapka çıkarılası,önünde eğilesi kutsal hatalardır. Bir kere kafaya koymuşssundur,kararlısındır,sonuçlarına hazırsındır. Hatanın neresinden dönsen kardır şekerim deyince ağızlarının ortasına çakacak gibi olmazsın,cin çarpmış gibi titremezsin. 

Ve birdaha da tekrarlamazsın .Çünkü bildiğin tek şey vardır o da bile bile hata yaptığındır..Senin için o hatayı yapmanın sebebi ve anlamı vardır gibi gibi... Şahsen yapmakla yapmamak arasında muallakta kalıp yaptığı bi hatadan vazgeçmez insan. Adı üstünde ' muallak' ta kalmıştır aklın. İpi çekilmemiş ,hükmü verilmemiş celselerdir . Beynin temyizi,bürokrasinin yavşaklığı pardon yavaşlığı,yargıtayın azizliğidir. Sürer de sürer..











28 Temmuz 2012 Cumartesi

Erkekler Üzerine..









Sanırım biraz erkek dedikodusu yapma vakti geldi geçiyor. Zira oku hep bize çeviriyorum buaralar. Hep dik durmamız gerektiğini, kadınsal triplere girmenin çok komik olduğu altını üstünü çize çize söylüyorum da, şunu farkettim farkında olmadan yükü kadınlara atıyorum ben. Sonuçta bizi bu hale getiren bir erkekse yükü yüklenmesi gereken erkek olmalı. Kadınsal tribin tavan yaptığı durumu paşa paşa çekmeli,beyni o bitmek bilmez kadın dırdırından uyuşurken ' evet ben bunu hakettım' demeli , oturup ağlamalı falan yani. Tamam kabul, hakeden var etmeyen var ama erkek bu güzelim; spermlerini tüm dünyaya yayıp soyunu koruma güdüsüyle hareket eden bir varlık sonuçta bu erkek dediğin.

Her nekadar beyinsel anlamda kadınlardan çok onlarla anlaşsam da ikili ilişkilerde tamamen ibreden sapma durumunu yaşıyorlar. Rota böyle kuzeyı gösterirken ,360 derece kendi etraflarında dönüp güneye sapabiliyorlar mesela. Hani derler ya hamamböceği yerde dümdüz ilerlerken birden durur ve tam aksi istikamete gider, aynen öyle bir durum.İşte biz bunlara ne istediğini bilmez erkek diyoruz. Uzak durunuz zira bu ibreden sapmalar sizde birikir ve küfretme isteğinizi arttırır haberiniz ola..

Bir diğeri sosyopat rol model erkektir,borderline (sınır kişilik) dır . Genelde tip fixtir. Dar omuz,dar göğüs,küçük gözler.. Korkunç kıskanç,super egoya sahip,kısıtlamacı,bencil,sinirli bir tiptir. Sinirden gözleri sağa sola yuksek hızda gıdıp gelebilir. En karakteristik özelliği yanaklarının içini yemesidir.Psikolojik oyunlarla ruh halinizi bozmaya çalışabilir. Mesela 'tavanda seni asılı görüyorum aşkım' diyebilir. Ya da siz uyurken,size bir nefes mesafesinde yaklaşıp uyumanızı sinsi bir gülüşle izleyebilir. Suçlanmayı hazmedemez.Sinirlidir.Çocuklarla çekişebilir. Hayattaki herkes ona karşıdır.Herkesle savaşır. Seri katillerin bu borderline lar arasından çıktığını biliyorsak koşarak uzaklaşmanızda fayda var. Israrla uzak durunuz.Kim yitip giden bir psikoloji ister ki?? Ya da cinayete kurban gitmek ??


Sonra konuşmayan erkek modeli vardır. Yanınızda mil ötesindeymişçesine mıhlanmış durur ve uçan kaçan herşeyi keser. Cool ayaklarında ıssız adamdır bunlar. Aynı anda bırden fazlasını idare edebilenlerdir. Aşk,sevgi,sadakat kavramları yoktur. Evlenmek için gözü açılmamış kadın isteyen tiplerdir. Yediği naneler öyle kirlidir ki karşısında aksini isterler. Genelde ikinci buluşmada 'of cok sıcak havalar tatile gitmek lazım yaa' diye söze başlarlar. Meali şudur : sen de gelsene bebeğim ...Kocaman bir nah çekip gülümsemenizi eksik etmeyiniz.

Ezikler vardır mesela. Fino kopegi gibi dibinizden ayrılmazlar.Sürekli peki aşkım ,tamam aşkım,sen bilirsin aşkim.. Bir dk bile susmaz telefonunuz.Mesaj mesaj ustune telefon telefon üstüne artık zıvanadan çıkarsınız. En ufak bi off çekişiniz onun ağlama sebebidir. Fazla feminendir.Çekilmez..Boğar ,sıkar,nefret ettirir.Ayrılma anı çok sıkıntılı olacağından bu tiplerle başlamamanız yerinde olacaktır.


Egocuları es geçmeyelim. Yakışıklı ,kültürlü ,seviyeli bu adamla herşey güzeldir. Bir zaman sonra bu güzelliğe kanıp göklere çıkarmaya başlarsınız çoğumuzun yaptığı gibi. O sevimli adam gider eleştirmek için kendini paralayan adam gelir. Egosu tavandır çünkü. Alışık olmadığı değerle kral oluştur küçük fareniz. En geçerli taktik küçüksün! demektir.Acımayın lütfen..Mr.Small lafı herşeyi eski haline getirir ya da ..Mr.Big.. :)























15 Temmuz 2012 Pazar

Portreler Üzerine..












Kpss bitti çok şükür. Gaaayet kotuydu benım için. Sadece 16 (yalnız onaltı ) matematik yapabilmek çok sinir bozucuydu. Sonrasında terki diyar eyledim şehrimi.Birkaç gün kafa dinledim mi dinlemedim mi hala karar veremediğim tatilimden sonra hala kuduz köpek gibiyim.Sinirliyim,ama kendime..Geçmedi etkisi velhasıl kelam.


Pek bir tatsız pek bir huysuzum bugünlerde. Ne yemek yiyebiliyorum ne uyuyabiliyorum. Bünyem zaten hassas, hastalanıyorum hal böyle olunca. Yaptığım hiçbirşey keyif vermiyor. Deniz,kum,gunesten sıkıldım tatilde mesela. Tenim güneşte cozurdarken nerde olmak ıstedıgımden bıle emın degıldım. Hele donuste evımde olmayı deli gibi istedim. Yok valla depresyonda falan değilim sadece hayat yorgunlugumu almıyor ,zaman beni düzeltmiyor.


Zamanla aram hiç iyi olmadı zaten kendimi bildim bileli. Bir de zaman herşeyin ilacı derler halt etmiş kim dediyse. Sözün bittiği yerde olmanın verdiği kapana kısılmışlıkla avutmak adına masal anlatmaktan farksız ki zaten. Masallar içinse fazla büyüğüz .. 30a 4 kala hergün başka bir farkındalıkla yol almak gerçekten yorucu. At gözlükleriyle yol almak istiyorum çünkü bazı farkındalıklar çok can acıtıyor. Belki de son 6 senedir kendimi dinlemek için çok boş vaktim oldu. Biraz kendimden uzak durmam gerekiyordur belki de kimbilir . Hayatımdan çıkarmadıgım bir kendim kalmıştım sonunda bunu da yapmak zorunda kalacagım galıba :) 



Bazen diyorum sabah 7 aksam 10 bir iş bulup çalışsam, ' etim benim kemiğim sizin ' desem kendimi dusunecek vaktım olmasa herşey daha güzel olur muydu? Söyle sabah kahvem elımde otobuslerde surunsem evraklar arasında kaybolsam bı yandan kavga etsem gelen gıdenle?


Ya da birkaç sene sonra çocuğuma adasam kendimi..Evime adasam kendimi,hayatımın odak noktası yapsam tekrar bi aptallık yapıp.


Ya da zaman hemen geçse yaslansam. Buruşmuş,kırışmış ellerimle bir kosede oturup yazılarımı yazsam.Deliliklerimi anlatsam pencereye gelen guvercınlere. Arada gelen gidenim olsa ,gencleri davet etsem kahve pişirsem onlara,beyazlamış saçlarımı ensemde toplayıp kibritle yaktığım sıgarayı burusan parmaklarımda sıkıstırarak hayat hıkayemı anlatsam.


Şimdilik çizebildiğim portreler bunlar. Daha yaratıcı olabilirdim evet farkındayım ama hiçbirine ait degilim.Kendimi daha fazla zorlayamayacagım. Bir de sanırım ne istediğini bilmek gerek yoksa evrene gıden sacma sapan sinyaller yuzunden işler daha da kotulesebılıyor.Evet istedigin sey ayagına geliyor ama biraz arızalı bir şekilde gelebiliyor aman dikkat ;)








4 Haziran 2012 Pazartesi

Orada Birşeyler Oluyor Sanki Durumu





'Orda birşeyler oluyor sanki' kafasını mutlaka yaşamışsınızdır. Umursamazlığın tavan yaptığı bir durumdur. Dıştan bakılınca, insanlıktan çıkmanın ta kendisidir. Kendinize ters yazıp aynaya tuttuğunuzda düz okunan iki kelimelik 'insan değilsin' cümlesidir. Mesela savaşlar olur,yıkımlar,cinayetler,tecavüzler ..Artık okadar çok şey olmuştur ki hangisini konuşarak düzelteceğinize karar veremezsiniz. Konuşarak düzeleceğini sanmak zaten başlı başına saçmalıktır. Bu cümleyi kurduğunuzda farkındalığın farkında ,fevkaladenin fevkine nail olan zatı muhteremsinizdir.( Büyüksün abi eyvallah)
Zaten saçma şeyler yapmamak,başkalarından tepki almamak adına konuşarak dünyayı kurtarma hevesinden vazgeçersiniz.


Es kaza girdiğiniz ortamda konuşarak ülkeyi kurtaran fatihler varsa boş boş bakıp ,kusursuz pürüzsüzlükteki sigaranızı yakar denize,kuşa ,böceğe falan bakarsınız. Bazen daraltı gelir, konuşmanın en kilit noktasında ' aa kuşa bakın' diye öküzlük yapma girişiminde bulunursunuz. Aslında bu, ' yeter susun' demektir. İnsanlıktan çıktığınız andır işte bu ' hayvansın' bakışıyla kaşı karşıya kalınca üstüne bir de kahkaha patlatırsanız alın size 'insan değilsin necati ! '  bakışları.


Ne var gündemde ? tags: kürtaj, şeyhülislamın pardon diyanet işlerinin  'kürtaj cinayettir' fetvası, gündemle karışan meydanda koşturulan atlar, intihar eden işadamı, kadına şiddet, çokca pedofil tezavüzleri, boşanma sayısında artış,petrol almış gitmiş başını zaten 19 senelik petrolümüz kalmış. RTE, kafasında huni tüm bunlar aynı anda olup biterken göbek ata ata ' 3 çocuk hemşerim 3 çocuk,al sana bir göbek ver bana bir bebek,uludere yolları taştan, kürtaj cinayet çıkarmayın beni baştan'  diye oynuyor ortalarda.

Canlandırın gözünüzde bir hepsini bir arada. Levni yaşıyor olsa minyatürüne sığmazdı emin olun. Benim de aklıma sığmıyor maalesef. Çoğu sabah rejim değişti mi bugun korkusuyla uyanmaya başladım. Kusura bakmayın rüyalarıma giriyor bu masalı anlatmayın bana lütfen. İnsanlıktan çıkmak üzereyim. Çünkü okadar çok şey oluyor ki hepsi üstüste gelince duyarlılığın sorumluluğunun altında eziliyorsunuz. Aslında hassas davrandığınız için ezip geçiyor bazı şeyler sizi. Tabi sözkonusu bensem işler biraz ibreden sapabilir. Çünkü beynimin bir yarısı erkek gibi çalışıyor. Kadın dırdırı,dedikodusuna gelemiyor.

Kadın beyni erkek beyni demişken biz kadınlar gerçekten bazen çekilmez varlıklarız kabul..Her nekadar tum tatlılıgımız,tüm şirinliğimiz çekilmezliğimizde olsa da bazen gerçekten zıvanadan çıkabiliyoruz. Gelmek yada gelmemek fiilinden yola çıkalım.


Mesela..


1-Sabahın körü ve mesaj gelmesi/gelmemesi durumu


 Kalkıyoruz,gözümüzü açıyoruz yanda duran (yastık altında duran,yatak kenarında duran,bazen uyurken kaybettıgımız yerde duran) telefona bakıyoruz. Acaba sevgilim günaydın mesajı attı mı? Attıysa çiçeğim böceğim meleğim erosum erkeğim diye telefonu opuyoruz yok eğer atmadıysa dudakların merkez noktası burnun sol kanadını sollayıp geciyor. Yatak ve banyo arası ayağımıza takılanlara küfrediyoruz.

Eğer mesaj geldiyse kahvaltıda bir elimizde telefon bir elimizde kepekli ekmek ,yüzümüzde karşı konulmaz bir tebessumle annenin babanın muzip bakışlarına denk gelmek durumunda kalabiliyoruz. Eğer mesaj gelmediyse ' ben yemiycem,hem burası tost kokuyor saçlarım peynır kokacak ! ' gibisinden ağlamaklı bir tonlama mutfağın peynir kokan atmosferine 'boz!' yapıp çekiliyorsunuz. Ölüm kalım meselesidir dikkat!

2-Mesai saati/ Ders vakti ve düşünülmek ihtiyacının gelmesi/gelmemesi durumu


Hadi pessimist seneryoları geçtik. Lanet olasıca mesaj geldi tamam sizin gönlünüz olsun. Çiçek böcek eros zart zurt dedık. Bir elimizde telefon diğerınde kepeklı ekmek kahvaltı yaptık.Hatta ekmek yerıne telefonu ısırdık,telefon yerıne ekmeği tuşladık. Ona da eyvallah. İşimizin gücümüzün başına geçtik ama o da ne gittikçe azalan mesajla uyanmanın mutluluğu tek ibrede kalmış.Acilen doldurmamız lazım. Ama ortada mesaj fln yok.Üstelik saat 16:30 ! 

Anaaemm! Buna kalp dayanmaz ! Hemen parmaklar devreye .

mesaj gönder - to : aşkım böceğim -enter: napıyosun tatlım ;)

1 new message : iyiyim canım yoğunum,işyeri savaş alanı gibi sen napıyosun?

Derin bir ohh çekilir. Tamam Erosum ,spartacusum,böceğim orada duruyor kaçmamış..


3-Akşam vaktini geceye bağlayan zaman arası/ İşten eve gitti mi gitmedi mi sorunsalı

En tehlikeli zamandır kardeşim.Uludere değil;  işten çıkma vaktiyle  12 yi geçen saat diliminde iletişim kurulamaması cinayettir ! Adam işten çıkmıştır ama ses seda yoktur. Kesin bir barda eğleniyordur. Mesaj mesaj üstüne biner kramp yapar, telefon telefon ustune bıner radyasyon tavan yapar, telefon kapanır (aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor) İşte o sesi duyunca burnunun direği sızlama durumları,ağlama krizleri, telefon fırlatmalar ne varsa arka arkaya gerçekleşir. O kendini hırpalama moduyla uyunakalınır. Böyle kasvetli bir ortam  ; yer ,mekan,zaman bütünlüğü yok...Uzaaaktaan gaypten bir ses

 _ Receeeep ! Receeep! Gel Receep gell ! Sen seçildin Recep !

Hah aynen böyle bir durum. Ne varsa senin başıma gelir zaten ,Ey Allahın seçilmiş kulu ne günah işledin de bakayım sakallı dedene. Zamandan soyut zerreden öz zaman diliminde 'recep' diye duyduğunuz ses telefonda çalan 'got 2 love u ' dur. O bile 'recep' diye gelir kulağınıza (tahmin edin kendınızı hırpalamanın derecesını)

Anaaem! saç baş dağınık ,rimeller dudağınıza kadar akmış acı acı bir tat geliyor falan fişman telefon çalıyor. Kalbiniz güm güm ekranda yazan isim aynen şu ' Spartacusummm' .Gözler kısılır,kaşlar çatılır,dudaklar büzülür ve açılır

- alo! ne var !
- aşkım napıyosun yea, uyuyakalmısım ben telefonumun da şarjı bitmiş :/

OMG ! Adam uyuyakalmış lan ! Topla hemen topla topla

- ah aşkım sen miydin ? Uyku sersemiyim bizim sekreter sandım seni. Arayıp duruyor da gerizekalı.Yok dosyayı bulamamış yok bimlemne.Ben de uyuyakalmışım ya,cok mu aradın beni duymadım inan. 7 gibi bir yatmışım saat bu saat ehueheh

Evet işte böyle kendinizi hırpaladığınızla kaldınız üstüne üstlük zeytinyağı gibi üste çıktınız sanki o çirkeflikleri siz yapmadınız ,histeri krizlerini siz geçirmediniz. Kızlar arasında karşı karşıya kaldığımız durum budur. Biraz yarı erkek yarı kadın beynı varsa sizde teselliye giden taraf siz oluyorsunuz. Bazen bukadar abartılı olmasa da ucundan kıyısından 'nerde lan bu? nıye acılmıyor bu telefon' moduna girdiğimiz bir gerçek. Üzgünüm kızlar bu sefer feministlik karşıtı bir yazı oldu :) Bu durumların gerçekten çocukça olduğunu kabullenin lütfen ve yapmayın! Biraz dik durun panpalar ,muhtaç olduğunuz kudret 3G yle size verilmiş zaten şükredin . (acaba RTE 3 rakamına burdan mı takık yoksa bilinçaltı oyunları mı dersınız hm ?)

Şu harikalar(!) diyarında gerçeklere herşeyden çok ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz. Bir sonraki yazının konusu da ' erkek beyninin iletişim üzerindeki komplikasyonları ' olacak.  Datalar birikmişken yazıya dökmenin vaktidir. Şarkımızı dinlemeden geçmeyelim lütfen





29 Nisan 2012 Pazar

Amaçsızlık Üzerine Lakırdılar ...



                                                     
Şimdi yazma yetimi kaybettim, içimden zerre kadar yazmak gelmiyor ya sağa sola bahane bulmakla meşgulum aslında ben. Bahane bulmayı geç, aramıyorum ki bulayım. Okadar mesgul okadar mesgulum ki anasını sattığımının Kpss si ile , üüüff yani..Mayıs da geldi çattı kaldı iki ay bir telaş bir sinir harbi. Günlerim karışmaya başladı. Haftasonu kavramım kalktı.Sanıyorum ki hep haftaortası,hep çalışılacak. Hafiften sıyırma halleri..

Merkur mu girdi dünyaya ,dünya mı merküre girdi ne halt olduysa herkes bir hallerde zaten.Tribin bini bin para küsen ,barışan,ayrılan,birleşen.. Plan yaparsın plan bozulur,karar verirsin karar bozulur.Nasıl bir dönemdir bu ya.

İki üç aydır çok yoğun gezip tozduğumdan olsa gerek ,derslerden dolayı mecburen eve kapanınca yine bir hayattan memnun olmama hali,saatler süren boheme sarma modu başladı. Şey gibi bu ; uzunca bir zamandır emek verip daha karşılığını alamamış olmak gibi.Fazla acele etmek,beklemeyi bilmemek gibi.


 Zaten hiçbir zaman sakin bir insan olamadım içimdeki hiperaktiflik,tezcanlılık,anında görüntü mantığı hiç değişmedi. Acele ettikçe bu huyumdan nefret edip, nefret ettikçe acele etmekten yorgunum.Kafamın dikine gitmekten dengemi kaybettim,sendeliyorum.Ama ne hikmetse hala inatla vazgeçmiyorum.


En çok da bu farkındalıklara ayar oluyorum zaten. Bulamadığın soruların cevaplarını daann diye kafana geçirerek gözünün önüne seriyor. Sinirini bozuyor.. Ote yandan insanlar çok garip, kimse ne istediğinin farkında değil. Amaçsızca işine/gücüne gidip,amasızca gülüp amaçsızca ağlayan, amaçsızca konuşup amaçsızca kavga eden,küfreden felsefesiz insanlar yığını..

Ha diyeceksiniz sen çok mu amaçlısın anasını satayım? Asla öyle birşey yok,amaçsızın önde gideniyim ben. Sırf bir amacım olsun diye kpss ye hazırlandığımı göz önünde tutarsak durumun ciddiyetini ucundan kıyısından anlatmış olurum. Ha ne var hala kontrol manyaklığım devam etmekte. İki gün sonrasını,1 hafta sonrasını,1 ay sonrasını ,1 sene sonrasını kontrol altına almakla meşgulum. Planları oturup karşısına geçip izlemekle meşgulum. Ama bunlar asla hayal değil. Zira artık hayal kurmayacak kadar büyük bir kadınım ben. Valla tepem atmayagörsün bıçakla dalarım o pembe hayal baloncuklarına.


Herşeye rağmen,yine de şu kafada olmak istemezdim. Ağzımda kocaman şekerli pembe sakız,gözümde pembe kocaman gözlükler dolanmak isterdim. Hayal kurdukça o hayaller sakızda balon olsun,pembe gözlüklerin altından şaşı şaşı bakayım isterdim. Her sabah aynı saatte kalkıp kahve içmek,gazete okumak isterdim. Aynı alışkanlıklardan vazgeçmemek ve bunlardan mutlu olmak isterdim.

Tam tersi bir durumdayım ama ben. Sabah odamın kapısını açmak yerine rahatsız etmeyeyim diye kapısını ısrarla tıkırdatan babama çemkirerek uyanıp en nalet halımle kahvaltı yapıyorum. Sonra nekadar isyankar rock varsa dinliyorum. Sonra sekiz saate varan tempoyla ders çalışıyorum. Keyfim ve kahyası gelirse arkadaşlarla çıkıyorum. Geyiğin dibini,dedikodunun kirini ,iğrençliğin seyrini,deliliğin sınırlarını çizip geliyorum.

Ve onbeş gün sonra bu kısır döngünün değişmemesinin birinci senesini kutluyor olacağım .Belki de kısır döngünün kırıldığı gündür belli mi olur..




                                                         you're fuckin perfect to me ...

12 Nisan 2012 Perşembe

İsmin -(Ruh) hali








Bazi insanlar vardir mesela sabah 04:00 da baslar hayatlari aksam 22:00 da biter; atom karinca gibi 4-10 arasi milyonlarca isi yapabilirler ve yorulmazlar. Onlara hep gipta ile bakmisimdir cunku ben asla hergun ayni saatte uyanan biri olamadim hayatim boyunca.Max.1 ay ayni saatte uyandiysam diger 2 ay surekli degismistir yattigim ,kalktigim saatler.

Cok degil bundan 1 sene oncesine kadar (cocuklugum dahil) -hadi kalk gidelim- lafi tahammul derecemi asan,sinirlarimi zorlayan,her seferinde bin kat daha inat halimle dikilmeme sebep olan lafti.. Neden boyle oldu bilmiyorum ama disari cikmak hele ani planlar gerim gerim gererdi beni.Yanaklarım cekılır kusacak gıbı olurdum 'hadı gıdelım' lafına..Hersey planlı olmalıydı.Mumkunse bır hafta onceden davetıyeyle gelmelıydınız. Ta ki son 1 seneye kadar..

Simdi iceri giresim yok sanki onca yil ,o kucucuk cocukken -ben buyum iste- diye cemkiren ben degilmisim gibi -hadi-dedikleri an cikiyorum ve ciddi ciddi mutlu oluyorum. Insan cok degisik varlik ,değişken varlık.. (buarada kulaklık kulagımda muzık dınlıyorum sozde ama kulaklıgı laptop a takmadıgımı farkettım ,akıl bı karıs havada durumları )

Nerde kalmıstık.. Evet değişken birer varlığız hepımız. Kırk yıl dusunsem ılerıde bu noktaya varacagımı tahmın edemezdım. Ben ki koltukları oksayıp,duvarları open evsevıcı sapkın sahsıyet, eve gırmek ıstemıyorum. Ikı gun dısarda kaldıysam ucuncu gun evle konusuyorum.

Zaten bu ev de benı okadar benımsedı kı artık bebeklıgım,cocuklugum,genclıgım geçti sonuçta

Hal boyle olunca ben sevmemeye basladım bu evı. Vazgectım duvarlarını opmekten,koltuklarını oksamaktan.Hayat ınsanı maymun edebılıyor boyle ıste.

26 senelık ılıskımız bıtmıstır artık.

Benı azad etmesını istiyorum bu evın.

Yenı evıme grı koltuk secıp sarı yastıklar yaptırırken duvarlara sıyah beyaz Marilyn Monroe tabloları bakmak ıstıyorum..


Kusmadan sarhoş olmak istiyorum..


Aslında..


Sadece insanlarda birazcık masumıyet,


Çokça da huzur istiyorum...











19 Mart 2012 Pazartesi

Üç Kadın Bir Araya Gelirse Alışveriş Yapar Diyen Resme Baksın..










Evet kabul ediyorum hemcinslerimle pek anlaşabilen bir tip olmadım ben hiçbir zaman..Bazen çözemedim,bazen ayak uyduramadım ' aaa su ruja bıtıyoruuaammm kızııaamm ' muhabbetı yapmadım, yapmadıgım ıcın garipsendim,yeri geldi erkeklerle çekiştirdim onları (hala cekıstırebılıyorum bazen) Maalesef içimdeki erkektir bunun suçlusu benim bir kabahatim yok der sıyrılırım şimdi yüzsüz yüzsüz..

Ama birkaç kişi vardır hayatımda kadın gibi kadın,dost gibi dost, özlerim işte onları ben.. Hele biraz moralim bozuksa onlar olsun isterim yanımda,ortada kadehler olsun,başlarım nekadar anlatılmayacak şey varsa anlatmaya. (bazen çok çiğ şeyler anlatabiliyorum kabul :)

Neyse efendim işte bu gün de öyle bir gündü. Üç hatun buluştu. Sözde sahile gideceklerdi. Falcıda buluverdiler kendilerini.  Üç kadın varsa 4. şeytandır demişler ( yok oyle bısey) şeytanımızı da aldık falcıya gittik. Biz şimdi böyle nihaoahaha falan takılıyoruz. Bi yandan da hangi falcıya baktırsak diye kesiyoruz fal bakanları.

Biz bağrıştıkça yan masadaki hatunlar daha çok bağırıyor ,gülüşüyor .(bilimsel olarak aynı ortamda yaşayan kadınların regl dongulerının peşpeşe olması 'ben senden daha dogurganım' demekse eğer bu güldükçe gülme hayvanlaşma normaldir) Ortam hayvanat bahçesine döndü tabi..

Bizim çeribaşı kılıklı bandanalı falcı herif 'burda fal bakıyoruz hhrrrrrrr' şeklinde çemkirince tekrar insan halimize döndük tabi. Ortalığa sanki nükleer bomba atmış gibi küllenen halimize bakıp guluyoruz falan. Yan masadakı hatunların boyunları deve gıbı one falan eğildi ,alttan alttan gulerek fısıltıyla konusuyolar o derece yani..

Neyse fal faslı geldi. Bizim kızlar kadın falcıya gitti kuruldu,bana kaldı çeribaşı kılıklı herif.. Merhaba dedım merhaba dedı en nalet bakışıyla..Zaten dk bir gol bir sevmedi adam beni.. Naletim işte nalet.. Nyse bu kahve fincanı,tarot kartı bide yanındaki cine baka baka anlatıyor. Sen dedi napıyosun ya dedi.Karmasık cok karmasık topla kendini biraz diye başladı nasihate..

Funda da gelmiş elınde fıncanla acaba hangi falcı iyi diye bakınıyor. Adam sorunun kaynagı sensın dıyor baska bırsey demıyor. İkide bir ' neden boyle hm? ' diye azarı basıyor. Hayır işin komik tarafı cevap veremiyorum kafa sallıyorum fln. Bandanasına tukurdugumunun çeribaşısı! babam bile karşımda böyle sorgulamadı beni len.. Bir dövmediği kaldı adamın o derece kanı almadı beni  .Evlat olsam sevilmem yani..

Adam masaya fal yerine nasihat açtı. Bu son şansın,topla kendini,seni son kez uyarıyorum,insan bile bile hataya gider mi nesin sen deyınce ben zaten içimden kufru basmısım bır ton. Fal faslını kapadı tabi ( kesın cınlerı, abı bu kufredıyo bakma sen buna dedi) Küfrettim ama korkuyorum bı yandan anlar da musallat olurlar dıye ayetel kursı felan okudum ıcımden. Daha da bi halt cıkmadı falda zaten.( cinlerini kovmusum daha ne olsun dimi)

Aldığım nasihatlerle bizimkilerin masasına gideyim dedim. Anamm ! kadın bioenerjiyle bakıyor bizim kızlara.. Bense nasıl kopekler kadar pişmanım anlatamam o kadına baktırmadım dıye.. Kadın arabadakı rot balan problemine kadar bıldı.. Hatta cizdi resmini arabanın teknik çizimle gösterdi..İsim soruyor soyluyosun dıger üçünü de ver diyor böylesi bişey.. Ben kem kum bıdaha baktırcam desem de kızlar 'falın fallanmıs senın, iki kere bakılmaz ' diyerek kaldırdılar masadan

Ondan sonra ne mi oldu?? Sallandı sallandı düştü.. Ne olacak? Soluğu kuaförde aldık her bir araya gelen üç kadın gibi :)