29 Kasım 2013 Cuma

İzmirli Blogger Arkadaşımızın İsteği Üzerine..





   Metin Eloğlu Gözdağı adlı şiirinin ilk üç dizesine ithafen..

'' Ben bu evde duramam

   Basar giderim
   Aytencik
   Bu yaptığın dostluğa sığmaz.. ''

Arabalar akıp gidiyor bu ıslak asfaltta. Yağan yağmur camları yıkıyor sanki. Görebildiğim tek şey siyah,mavi,kırmızı renklerin kah korna kah motor sesiyle yanımdan geçişi. Ha bir de ön camdaki sileceklerin arasından görebildiğim kara asfalt. Taksiciye de mahcubum biraz. '' Buyur abi nereye gidelim '' dedi. ''Kumkapı ! '' diye haykırdım adama.  Şöyle bir baktı aynadan gözlerini kaçırıp ''peki ağabeyim '' dedi. Siyah Oltu taşından yapılma tesbih geçirilmiş vitese uzandı eli. Bağırdım Ayten adama. ''Kumkapı ! '' dedim.Oysa ki adamcağız, ben arabaya binerken üstüm başım ıslanmadan şemsiyemi kapatayım diye koltuğundan uzanıp arka kapıyı açmıştı bana. Halt ettim.



Bugünlerde böyleyim. Sesim fazla yüksek çıkıyormuş. Öyle diyorlar. Sen bilirsin aslında; sakin sakin ,tane tane konuşan adamdım ben.Bana bir haller olmuş Ayten. Görenler tanıyamıyoruz diyormuş. ''Sekiz numaranın hanımı gitti gideli..'' deyip elleriyle işaret yapıyorlarmış delirdi diye. Geçen bizim Mahmut kulak misafiri olmuş. Sitenin yeni bekçisi ,bizim Makbule kocakarısına anlatıyormuş olup bitenleri. Buruşmuş yaba gibi ellerini birbirine vurup '' vah vah yazık '' diyormuş o da. Ha bir de nezaman meyhaneden dönsem kapının arkasında bekliyor Ayten. Ben merdivenleri çıkana kadar gözetleme deliğinden bakıyor bizim bunak kocakarı. Eve kadın mı getiriyorum diye bakıyor utanmadan. Haricindeki tüm kadınları müsveddeden ibaret gören benin kadın görecek hali mi var yahu?


Taksici kaşlarını çatmış endişeyle bakıyor aynadan yine. Sesli mi düşündüm acaba ? Duydu mu bu çiroz kılıklı herif şimdi herşeyi ? Gülmesene Ayten ! Özür mü dilesem ne dersin? Benim hanım bir ay önce ince hastalıktan öldü de kusura bakma bugünlerde böyleyim mi desem. Öldü mü denir be Ayten ! Nasıl dilim varır. Vefat etti desem ? Vefat ? Sahi gittin mi ? Ses ver delirtme beni Ayten !  


Sanırım geldik Kumkapıya. '' Üstü kalsın bilader ! '' Bilerek bağırdım bu sefer. ''Adamın sesi böyle demek ki '' desin diye. Nasıl , duyamadım?  Biliyorum, biliyorum. Ama sen de yalancısın be Ayten. Gitmiş gibi yapıyorsun ama bir yere gittiğin yok biliyorum. Bu arada Agop'un yerine geldim şimdi. Mahmutlarlayım haberin olsun. Geç gelirim merak etme sakın. Bir kaç yetmişlik içeriz biz şimdi. Mahmutla Osman gelmiş bile.Sarıldık, kucaklaştık. Kimsenin ''Nasılsın be Muzaffer '' demeye cesareti yok belli ki. Ben soruyorum onlar cevaplıyor. Garson siparişleri almaya geldi Mahmut ''zeytinyağı getir oğlum '' dedi garsona. Neymiş efendim rakıdan önce içerse sarhoş olmazmış.Kusmazmış oraya buraya. Osmanla bakıştık. Bir kahkaha koptu ikimizden , duvardaki rakı güzellemesi bile güldü be yavrum. Osman tütünden sararmış top sakalını sıvazlayıp  '' Arkadaş otttttuz beş senedir aynı terane ! Sen bu gece yağ iç oğluuuum ! biz anamızın ak sütü gibi rakı içeceğiz '' dedi  .Mahmut aldırmadı bile.Patlak gözlerini kaşığa dikti ,doldurup doldurup yağ içiyor şimdi. Nereden baksan yarım şişe yağ içti bizim pire Osman. Garson desen yağdanlığı almak için bir ileri bir geri hamle yapıyor. Görsen gülmekten yerlere yatarsın Ayten. Neyse ki garson mezeleri getirmeye gitti de gülmeyi kestik. Bizim pinti garsonun gitmesiyle gelmesi bir oldu zaten. Servis yapmak için kol manşetleri neredeyse parmaklarının yarısına uzanan gömleğini dirseklerinden çekiştiriyor şimdi. Yanında meze tablasını tutan garsona kaş göz ediyor. Yağdanlığı gösteriyor belli ki. Osman gülmemek için kendini zor tutuyor. Neyse ki Mahmut yağ içmeyi bıraktı da ortaya konan topiğe övgü yağdırmakla meşgul. Osmanın üstü nasırlı elinde tuttuğu ekmek , köpoğlu mancasının yoğurdunda geziniyor. Nasırlara baktığımı gördü sanırım.Bugün herkes düşüncelerimi okuyor sanki.  Elindeki yoğurtlu lokmayı acıyla gülen dudaklarına doğru götürürken ''sağmalcılardan kaldı onlar '' dedi Ayten.Hani sana da anlatmıştım; tutuklandıgında yapılan işkenceleri,aşağılamaları hazmedememekten ötürü ellerini ısırırmış bizim Osman. Gel zaman git zaman koca koca nasır tutmuş iki eli de. 


Masa sessizliğe büründü şimdi Ayten ! Mahmut kenarından yağ damlayan ağzını sildi peçeteyle.Osmanın lokması boğazında kaldı galiba, çay bardağına doldurduğu rakıyı bir dikişte içti şimdi. Ben bir sigara çektim tabladan ,dumanını savurdum Agop'un yüksek tavanına. Osman pilaki tabağını almış ''Bombay fasulyesi oğlum bu '' diyor şimdi. ''Namussuz Ermeni de güzel ..'' diyecekken ''hooop şşt '' diye tıkadım ağzına lafı. ''Namussuz Ermeni '' dedi Ayten . Hele ki Kör Agop'un yerinde yakışık alır mı hiç? Yan masadaki kadın ''Arett !'' diye kaş göz yaptı kocasına bizi göstererek. Eyvahlar olsun duydu Mahmut'un ''namussuz '' deyişini.Başımı öne eğdim masaya diktim gözlerimi .Topik bitmiş çoktan.Favanın dibi görünüyor. Hala ''iki gözüm kör olsun ki zeytinyağı görmedim'' diyor Ayten. O da yalancı senin gibi . Şişenin dibinde iki parmak rakı kalmış.Osmanla bakıştık '' sakın dokunma '' der gibi . Güldü yine sararmış bıyıklarının altından, bir elini dirseğinden dışarı doğru kırıp dizine koydu diğer eli şişeye uzandı gülerek. 


Tabladan son sigaramı çektim üfledim Agop'un yüksekte duran avizelerine. Yan masadaki Ermeni kadın tiz sesiyle kahkaha attı,duman kemerli pencereden süzüldü sokağa uzandı gecenin karanlığına karıştı. Kafalar güzel Ayten !  Gözümü dibi görünen favadan ayıramıyorum. Yazlığın mutfağındaki halin gözümün önüne geliyor. Sarısı kırçıllanmış uzun saçlarını kemik tokalarla ensende toplamışsın.Üzerinde çiçekli bir elbise,dudaklarında o hiç eksik etmediğin açık pembe fosforlu rujun favayı dolaptan çıkarıyorsun. Sağa sola dönüşün ne güzel Ayten ! Sanki bol ışıklı bir sahnede salınan balerin gibi narin .Ay gibi tenine ne de güzel yakışıyor çiçekli elbise. Sanki tezgahtaki fava değil .Öylesine dikkatle dilimliyorsun ki , gören Tanrıya sunduğun adağın ayinini yapıyorsun sanacak. Üzerine doğradığın kırmızı soğandan gözlerin yanıyor sonra. Elinin tersini gözlerine bastırıyorsun. Ellerin uçlarından su damlayan billur bir biblo gibi. Öyle boynunu büküp gözlerini kapatarak içinden içinden gülmesene Ayten !  


Mahmut gözlerini kapatmış derin derin nefes almakta.Osman ceketini omzuna atmış ayakta,kimbilir kaç dakikadır bizi bekliyor. Sigaramı tablaya arka arkaya basıyorum. Mahmut bir gözünü açıp bana bakıyor.Yola kadar grev yapan işçiler gibi kol kola girip şose sokakta yürüyoruz. Osmanın sol elinde sigara,başladı huysuz ve tatlı kadını söylemeye. Sigarasından bir nefes çekiyor, ardından dumanla birlikte bir dizeyi mırıldanıyor çatallaşmış kart sesiyle. Sonra tekrar bir nefes yine bir dize daha.  Gelen gülüyor geçen gülüyor. Nasıl şarkı söylemek bu? ses versene Ayten ! 

Ne ara eve vardım, Makbule koca karısına yakalanmadan yukarı çıktım hatırlamıyorum şimdi. Tek hatırladığım kapının kendi kendine açıldığı sanrısı. Evet bu mümkün değil biliyorum ama aksini iddia edenin ağzını yüzünü dağıtabilirim şuan. Titreyen yaşlı ellerim koridordaki apliklerin düğmesine uzandı.Düğmeler bile buz gibi Ayten !  Koridorda  yalpalayarak yürüyorum . Tek seçebildiğim, ellerinle yaptığın yağlıboya tabloların birbirine karışmış renkleri. Akıp gidiyor bu uzun loş koridor boyunca. Bir kırmızılık ayaklarımın dibinde şuan. Sanki kapağı açık bırakılmış bir tüp boyadan taşanlara benziyor .Üzerinden atlıyorum. Koridorun sonunda bir karaltı var seçemiyorum. Boğazımın iki yanı bitişik sanki. Ne sesim çıkıyor ne nefesim.Karaltının içinden geçiyorum. Küf kokulu bu siyahlık sızlatıyor burnumu. Ardından , bu loş koridoru aydınlatan bir beyazlık sarıyor etrafımı.Görebildiğim tek şey ellerim ve ayağımı sıkan ayakkabılar. Korkuyorum .Öldüğünü kendime söylemekten korkuyorum.Şu etrafımı saran beyazlıktan sonra hayaletini görmekten korkuyorum Ayten! Sisler dağılıyor yavaş yavaş. Çiçekli bir elbise mi o?   Aytencik ? Sen misin  ? Geldin mi? Ses versene yavrum. Ayten diyorum !  Ama bu yaptığın dostluğa sığmaz Ayten !



36 yorum:

  1. gelcem öyküne.

    yazı çalışmalarını edebiyat sanat düşüncelerini yazarlık kursu deneyimini neden yazmıyorsun kiii.

    blogun bunun için ne güzel bir yol ki. bütün içini buraya döksen yaaa.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blogda ben edebi yazılarımı paylaşmıyorum :) Zaten insanlar iş güç aşk meşk bi ton şeyle karamsarlar uzuuunca kelımelerımı yazılarımla bogulmasın dıyorum.Kadın ve erkek uzerıne mizah kullanarak yazmaktayım genel vizyon bu :)

      Sil
    2. öyküyü nasıl buldun eleştirsene beni

      Sil
  2. gelicim kii.

    güldürdün beni yaaa. yani edebiyat yazıların boğuk mu, hihihi.

    o zaman bak testosteron filmini kaçırma he.

    :)

    YanıtlaSil
  3. az önce tamam mıyız filminden çıktım. yazıcam şimdi bloguma. izlemelisin. sanat ve edebiyat ile ilgili. hakan günday romanlarından ilham almış.

    kadın erkek ilişkileri öykü ve denemelerimin ana izleklerinden yaaaa.

    oda ve adam oyunu izmire gelince kaçırmaaaa.

    :)

    YanıtlaSil
  4. Oda ve adam ı beklıyorum zaten. Kadın ve erkek için yazacak şeyler tükenmeden izlenmeli elimde mihenk taşı kalmadı hahaha

    YanıtlaSil
  5. hımmm, bak ben öle yazmam işte. yazılarımda hiç kişisellik yok. bütün öykülerim izlenim, gözlem üzerine kurulu, yolda kafede metroda. başkalarının hayatları. gerçeklerden kurgu. :)

    yazmak deyince bak nasıl desem. yazmak için sürekli yazmalı. durmadan yazmalı. çatlarcasına yazmalı. bi de okumalı tabii. okumak ve yazmak. şöyle düşünürsek, hem oku hem yaz hem yaşa. böle zor. herşeye yetişemeyiz. yazmak için kesinlikle yalnız olmalı.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi orda dur bakalım ;) Ben yaşadıklarımı yazmıyorum.Özel hayatımı yazmamak,reklam vermemek, yazıyı kızsal triplerle boğmamak ve herkesi takibe almamak benim blog anlayışım öncelikle. Benimkiler de tamamen gözlem üzerine , kadın ve erkek üzerine iki taraflı bir bakış açısı getirme, haklı ve haksız yönleri irdeleme,genellikle eylemlerin yarattığı psikolojileri mizahi bir anlatımla verebilme üzerine kurulu .Lütfen yani.. Hakkımı yedirmem :))

      Sil
    2. evet katılıyorum iyi yazmak için yanlız olmalısın ve çoook mutlu olmamalısın.Eğer çok mutluysan (benım gibi) başkalarıyla empati geliştirip mutsuz olmalısın.Delice ama böyle.. Mutluyken yazılmıyor net..

      Sil
    3. aaa o nasıl şey öyle. yazmakla mutluluk arasında bir bağlantı yok ki. mutsuz olup boşalmak için kafasındaki hayaletlerden kurtulmak için yazan da çok mutlu olup rahat yaşayıp yazmak için yazan da. yazmak yazmak yaa. terk edileyim, hapse gireyim, üzüleyim sona yazayım, onlar 1800'ler 1900'ler yaaa. yazmak için mutlu ve huzurlu olmalı öncelikleeee.

      :)

      Sil
    4. Ya sen beni hafife alıyosun yada narsistlik var sende :)) Ayrılmak,aş acısı,hapse girmek ,terk edilmek ten öte mutsuzluklar var. Bunlar en normal ve takılmaması gerekenler bana göre tabi. Yazar biraz gündemden rahatsız olmalı,global çapraşıklıklara çözüm bulmalı,bulamıyorsa yazmalı ,en azından insanların acılarını hafifletecek iki afilli kelimeyle bağ kurabilmeli demek istedim. Niye anlamıyosun sen beni hm :)

      Sil
    5. seni hafife almıyorum. aksine yaaa. narsistlik ah ne kadar isterdim. hafife almak gibi bir izlenim uyandırdıysam özür dilerim.

      tamam annadım şimdi oldu. dünyanın yükünü çekmeli tabii, ki. duyarsız yazar olur mu elbette annadım şimdi.

      çok güzel söledin. insanların hayatı değişsin olumlu yönde diye yazıyorum ben de yaaaa.

      :)

      sen biraz açıldıkça anlayabiliyorum kiii.

      :)

      Sil
    6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    7. kurnazlık başka salaklık başka ama. En kezban bir kıza bak seni beni ikiye katlar evıne yollar kurnazlıkta ,adamın ustune kalmada :)) Salaklık hareketlerde,beyin kapasitesinde,algılarda,aldığı rujun kapağının rengine bitmekte ölmekte :) Erkeklerin saf olduğuna inanmıyorum. Evet bizim oğlanlar kendilerini saklamada çok başarısızlar (sosyopatlar siddetle harıc ! ) dürüst olmada yabancı erkeklerden (maalesef ki arap erkeklerınden bile) çok gerideler. Yani bir erkek çoraplarını oraya buraya atabılır ,geğirebilir ne bileyim tum sacmalıkları yapabılır kadın da seve seve toplayabılır ama dürüstlük ve merhamet çizgisinden uzaksa çekilmez. Tabiki şahsi görüşlerim

      Sil
  6. bak, simgee'de görmüştüm seni. writer diye. ama bu hakuna matata'da rastladığım isimdi. senmişsin demek. simgee, çok iyi bir klasik müzikçi. ayrıca fizikçi, aşçı, ressam filan. yetenek fışkırıyor onda. 3 yıldır blog yazıyorum. 3 yıldır hergün bir yazı yazdım mutlaka. simgee de en sevdiklerimden. bir ay kadar önce bir kaza geçirdi evde. hastanedeydi. hiç tepki vermiyormuş. komada. kardeşi yazdı blogda. siz ilgilenirseniz belki uyanır, dedi. yazdım bloguna. sonra bütün blogçulara duyurdum. herkes ona yazdı. ve simgee hayat döndü biliyor musun. seni orda görünce hoşuma gitti. bi süredir onu okuyorsan bilirsin belki bunları.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok arkadasım sende dedektiflik var tuttum senı :)) Bende de var bak o. Gördüğümü unutmam, gördüğümle görmemin muhtemel olduğu başka şeyler arasında korkunç bağlantı yaparım. Ya aslında hafiyelik değil de çooook çok iyi bir gözlemci diyelim sana. Oncelikle Simgeyi okumuş olmam lazım. Malum herkese abone olmak benim için izleyici dilenciliği demek.Sadece beğendiklerimi izliyorum.O sebeple çıkaramadım şuan tam oturmadı kafamda hayal meyal bişeyler var kaza ile ilgili. Üzüldüm başına gelenler için her insan gibi. Ve akabininde sevindim hayata dönmesine ne mutlu

      Sil
    2. hakuna matata yı da hidayet hoca gormesın dıye sıldım itiraf ediyorum. Diğer öykü bloğunu da aynı maille açtığım için orada yaptığım yorumlar için hakunamatata çok abes olacaktı. Düşünsene edebi bir platform yazar:hakuna matata 02:30 gibi bir ibare :))Bir de yabancı sözcük kullanmama hatta ''ve '' bağlacı dahi kullanmama gibi bir tarzı var Hidayet Karakuş'un. Hatta ve bağlacı kullanmadığı bir romanı var tavsıye ederım

      Sil
  7. sen simgee'ye dün yorum yaptın ya seni dün gördüm orda.

    derin detektif var ya kahramanım. serbest öyküler yazıyorum. bir de kahramanlı. sekiz tane kahramanım var yaaa. biri detektif işte.

    aaa bak ben tek bir bloga bile üye değilim. ama okurum işte. yani ben bir blog okuru değilim. sadece yazıyorum. ama yorum yapanlara gidiyorum işte. sana rastlamam da tesadüf oldu. çok kendi halinde olduğun için yani.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir dk bir dk simge su arılı teması olan blogger.Kayıp mezar,babanne, erkek arkadasının ardından kovalayan kopekler... O mu ? Oysa çok şaşıracağım. Çünkü okurken çok tuhaf şeyler hissettim. Sanki hayatta değilmiş gibi şeyler . Bu psişiklik beni öldürecek !

      Sil
  8. o tabii. senden benden bizden, blogunun adı. dün yazdın sen ona yorum. simge adı. bir de elisa. o italyan ve italyada ve ankarada yaşıyor. daha önce de motosiklet kazası geçirdi ki. geçenlerde de gitti geldi evet. çok önemli biri o. inan çok özel. bloglarda özel bulduğum tek insan o.

    psişik konularla ben de ilgiliyim. işaretler, meleklerle ilgili yazılarımı okuyabilirsin ki. reiki, yoga filan. algı kapıları vb.

    sevindim sen ede ölesin biraz yani. psişik yazar.

    amaaaa yazmak için mutsuz olmak gerekmez ki. mutsuzlar kötü yazar yaaaa.
    :)

    YanıtlaSil
  9. Evet dün bloğunu okurken sanki hayatta değilmiş gibi hissettim arkasından çok özgün,nasıl desem kaliteli,sevimli (bunları cırp sımdı ortaya cıkan neyse o ) geldi bana.Takibe aldım hemen okumak için. Meleklerle ilgili yazını okudum bilmiyorum ben fazla inanmıyorum o tarz psişik durumlara. Eger reiki işe yarıyorsa ılk kendıme uygulayacagım ahahah. Ben rüya ve 6.his le psişik olanlardanım.Hani şu Medium dizisindeki gibiyim biraz. Buarada ''gündemdekilere mutsuzlar'' iyi yazar

    YanıtlaSil
  10. reiki çok iyi bi şifa yöntemi ki.
    rüya ve 6. his evet anladım.
    the mentalist yani. o dizi.
    patrick jane gibi.

    :)

    YanıtlaSil
  11. hayır medium patricia arquette. PAtrick patricia ? olaya bak hahaha

    YanıtlaSil
  12. o zaman bak the mentalist kaçırma. o bir medyum detektif. geçen gün yazdım. patrick jane. medium dizi yani öle mi. patricia arquette pek severim onu. bikaç kardeş onlar yaa.
    hemen bakıyim.

    :)

    YanıtlaSil
  13. şöyle düşünüyorum. aynı yaştaki kız ve erkek düşünürsek erkek aklı minimum 10 yıl geride. kız 20 yaşında ise aynı yaştaki erkeğin aklı ancak 10 yaşında. bunun yüzünden fransızların bi altın kuralı var. erkeğin yaşı bölü iki artı yedi. erkek 30 kız 22, erkek 40 kız 27, gibi. ruh kalp yaşı küçük erkeğin.

    dürüstlüğe gelirsek, bak ben de amerikadan geldim. kuzey avrupayı biliyorum bir de, bizler yalancı ve tembeliz, erkek de kız da.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu biliyodum da fransızların altın kuralını bilmiyordum hahaaa çok iyiymiş. 50 yasına kadar tum erkekler çocuk mu sımdı ozaman yaşlı adamlarla evlenen 18lıkler cok akıllıymıs be haha. Ben iskandinav ve arapları gözlemleyebildim şimdilik dürüstlük üzerine bizden iyiler.Yanılmış olamam gözlemlerimde :)

      Sil
  14. mentalist izledim hemen hemen tum dızılerı ve fılmlerı dıyelım . Şuan var sanırım tvde hatta foxcrime da yanlıs hatırlamıyosam.

    YanıtlaSil
  15. he maşallah bravo sana ya. tüm diziler he iyimiş. tüm filmler bak o imkansız işte. yetişemezsiin.

    döncem sana sonaaa. şimdi alışveriş sona da yemek yapmalıyım bu akşam için kendisime.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hemen hemen tum fılmler demiş olmam lazım. Kolay gelsin arkadaşım ben güzeeel bir rakı sofrasına kaçıyorum kordona. Çatlayınız efendim.

      Sil
  16. bir elde rakımııız bir elde biramııız kıyak olaacaaak ooo gece kafamızzz hehehe :p süper ! Tam 35! Evet yorum geldi bloğa . Bakarken ilgimi çekti hitchcock. Manyak herif ya. Dışarıda çok içilmez ;)

    YanıtlaSil
  17. bu öykün çok tatlı bak.
    sırıta sırıta okudum he.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. thankss efemmm :) Bana bir konu ver yarına hazır edeyım :)

      Sil
  18. insanlar ilişkide önce hoşturlar sona neden birbirlerini değiştirmek isterler.
    bu konuda öykü yaz o zamaaan.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. huhuw süper ! ilişkiler üzerine yazmak benim işim :) yazacağım mutlaka :)

      Sil
    2. bi dk bi dk ! yazmışım ki :) http://keepcalmfemenishere.blogspot.com/2011/05/iliskiler-degisim-ve-degistirip.html

      Sil

yazar çizerli yanar dönerli olsun mumkunse :)